BİR MİLLETVEKİLİNİN ANILARI (6)

BİR MİLLETVEKİLİNİN ANILARI (6)

BİR MİLLETVEKİLİNİN ANILARI (6)

“Taşlı Sopalı Karşılama”
Yıl 1974, Ömer Dedeoğlu İl Yönetim Kurulu üyesi. Amasya’da boşalan bir milletvekilliği için ara seçim yapılacak. Genel merkez, il yönetiminin Amasya’daki propaganda çalışmalarına katılmasını istemiş, il yönetimi de Dedeoğlu’nu görevlendirmiş. Çalışma yapacağı köyler, Turhal’a yakın Beldağ ve Yuva köyleri. Dedeoğlu, iki arkadaşı ile yola çıkmış, Turhal’da bir partili daha ekibe katılmış. Bundan sonrasını “ANILAR”dan, aynen aktarıyorum:
“Beldağ köyüne ulaştık, konuşmaya başlayacağımız sırada ezan sesi duyuldu, vatandaşlar camiye yöneldiler. Yuva köyüne gidip, dönüşte tekrar uğrayacağımızı söyleyerek oradan ayrıldık.
(…) Dönüşte Belbağ köyüne yaklaştığımızda eli taşlı ve sopalı kalabalığın yolu kapattığını gördük. Arabanın süratini artırdım, kalabalığı yarıp geçecekmiş gibi hızlandım. Kalabalığın önünde ani bir fren yaptım ve hemen indik. Kalabalık şaşırmış ve biraz geriye çekilmişti. Yüksek sesle: ‘Biz vebalı değiliz, geri çekilmenize gerek yok, insanlar konuşa konuşa anlaşır, ben sizlere diğer partiler gibi programımızı anlatmayacağım. Siz soru soracaksınız, ben yanıtlayacağım, ben soracağım siz yanıtlayacaksınız’ dedim.
‘Kalabalık donup kalmıştı, bir an sessizlik oldu, sonra sorular gelmeye başladı. Kalabalıkta CHP dışında hemen her partiden insan vardı. Diğer partilerin programlarını önceden okuduğum için soruları yanıtlamakta zorlanmıyordum. Bir müddet sonra kalabalık ellerindeki taş ve sopaları birer ikişer yolun kenarına bırakmaya başladı. Konuştukça ortam yumuşadı, onların sorusu bitince, ben sormaya başladım, yanıtlamakta zorlanıyorlardı.(…) ‘Köyde hiç CHP’li yok mu?” diye sordum. Mehmet Ağanın evine gittik…”
‘Anılar’ın yukarıdaki bölümünde dikkat çeken ve düşündüren iki olay var: 1-Eli taşlı ve sopalı kalabalığın yol kesmesi. 2Hiç ilgisi yokken bir parti mensuplarının ‘İyisiniz, hassınız da, komünistsiniz!’ diye itham edilmesi. Bu ve benzer olaylar ne normal bir demokraside, ne de siyasi rüştünü (erişkinliğini) kanıtlamış bir toplumda kabul edilebilir… Demokrasi, farklı fikir ve programların (bu farklı fikir ve programların sonuçta demokrasinin özüne ve sistemine ters düşmesi koşuluyla) özgür bir ortamda tartışıldığı ve siyasi iktidar için yarıştırıldığı yöntem biçimidir.
Kaba güç kullanımı, tehdit, şantaj ve bunun gibi yöntemler, demokrasiyle asla bağdaşamaz. Hem böyle şeyler olacak, hem siyasi partilere bağlı militan grupları oluşturulacak, hem de herkes ve bilhassa siyasi partilerin temsilciler bol bol demokrasiden söz edecek, bir başka deyişle demokrasi edebiyatı yapacaklar! Hatta şunu da belirtmekte yarar görürüz ki; şu belge ve uzay çağında; siyasi partilerin kalabalık meydan mitingleri yapmaları, o kalabalıkları toplayabilmek için kullandıkları yöntemler, yüzlerce arabalık konvoylarla şehirleri bir baştan bir başa turlayıp gövde gösterileri yapmaları da halk ve seçmen üzerinde bir nevi baskı kurma isteğinden başka bir anlam taşımaz.
“İyisiniz, hassınız da komünistsiniz!’ ithamına gelince; böyle bir suçlamanın rastgele yapıldığı veya yaptırıldığı bir toplumda demokrasi dersinden geçer not alınamaz. Çünkü, gelişmiş birçok demokrasilerde komünist partileri de siyasi yelpazedeki yerini almış ve meşruiyet kazanmıştır. Bir kimseye veya bir siyasi partiye “komünist” diyebilmek için, o kimse veya partinin, komünistliğini önceden ilan etmesi veya resmen o sıfat taşıması gerekir. Bizde bırakın komünistliği, ‘sol’, “solcu”, “solculuk” kavramları bile siyasi rakiplere sırf hakaret niyetle kullanılabilmektedir. Oysaki ‘sol’ ve ‘sağ’ kavramları 200 (iki yüz) yıllık demokrasi geleneğidir; merkez-sol ve merkez-sağ partileri olmadan demokrasi olmaz, demokratik sistem işlemez. Komünist ve faşist gibi suçlamalar geçmişin yanlışları olarak geçmişte kalmalı ve bu tür yanlışlardan ders alınmalıdır.
Devam edecek. Hoşça kalın…

9 OCAK TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir