BİR OKUL-AİLE BİRLİĞİ TOPLANTISI
ATATÜRK ORATOKULU, Tokat eğitim ve öğretimine damgasını vurmuş köklü bir okul. Bu okulda Yönetim-Veli-Öğrenci üçlüsünün sürekli bir uyum içerisinde olduğu görülmüştür. Herhalde başarısındaki istikrarın sırrı da burada olsa gerekir.
3 KASIM 1996 Pazar günü saat: 11.00 ATATÜRK Ortaokulu’nun salonundayız. OKUL-AİLE BİRLİĞİ toplantısına tanık oluyoruz. Okul- Aile Birliği’nin yılda bir defa yapılan genel kurul toplantısına. Toplantının gündemine göre Başkanlık Divanı seçilip yerini almış, Okul Müdürü Salih ZENGİN kürsüde açılış konuşmasını yapıyor. İlk bakışta dikkatimize çarpan şey, (koridorlara taşan büyük kalabalık oldu. Bu gibi toplantılara ilgi çekmek bayağı bir meseledir bizde. Çünkü kahvehanelerdeki hokey masalarında hazır bulunmak bir çoğumuz için daha önemlidir (!)
Okul’un öğretmenleri tam kadro salondaydı. Okul Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkan ve Üyeleri, ve tabii ki Okul Aile Birliği Yönetim Kurulu Başkan ve Üyeleri de sınava girecek öğrenci heyecanıyla hazırdılar. Okul havası bir başka oluyordu.
Okul Müdürü, tecrübeli eğitimci Salih Zengin, yaptığı konuşmada “yönetimde şeffaflık” ilkesine uygun şekilde her şeyi açık seçik söyledi. Olumlu-olumsuz, artı-eksi hususları inandırıcı bir üslupla açıkladı. 1966 yılında kurulmuş olan Atatürk Ortaokulu’nda ta o tarihten beri mevcut olan birçok eşya, masa, sıra hala kullanılıyordu. Okul binalarında bakım ve onarım işleri bugüne dek hiç ihmal edilmemişti. Gerçekten okul binalarının dışı ve içi pırıl pırıldı. Bahçe düzenli, yeşil ve temizdi. Temizlik, yeşillik, tertip ve düzen bu okulun adeta simgesi olmuştu.
Okul-Aile Birliği’nin yıllık çalışma raporunu okuyan Yönetim Kurulu Başkanı Şenel Çırdaklı, gerek bu raporun aklanması, gerekse yaptığı açıklamalardan sonra, maddi-manevi destek ve katkılarından dolayı tüm velilere teşekkür etti. Gönüllü katkıların okulda akılcı kullanımı sayesinde nerdeyse bire on verim sağlanmıştı. 150 milyon liralık bir katkı, birim fiyatlarına dökülse 1 milyardan fazla bir artı değer, başka bir deyişle “katma-değer” kazandırmıştı. Bu müs-bet netice, güven duygusu aşılayan bir yönetimin, okul aile birliği ve koruma derneğinden aldığı desteğin bir sonucuydu.
Ancak her şey gül-gülistan değildi, birçok sorunlar da gerek okul Müdürü, gerekse veliler tarafından dile getirildi. Okul yönetimi ve öğrenci aileleri açısından doğru algılanıp doğru uygulanması gereken bazı kavramlar vardı. “Çağdaşlık” ve “Özgürlük” gibi, “Çağdaşlık”, TÜRK-İSLAM kimliğimizden vazgeçmek anlamına gelmeyeceği gibi, “Özgürlük” de toplu yaşama kuralları ve okul disiplinine aykırı düşmek olamazdı.
Okul yönetiminin ve öğretmenlerin, bazı öğrencilerin bozuk kılık-kıyafet, saç tualeti ve davranışlarına ilişkin uyarılarına karşın, öğrenci ailelerinin Okul Müdürü’ne telefonda “Canım siz de biraz çağdaş olun veya demokrat olun!” demeleri, herhalde hoş karşılanamazdı. Okullar açılalı henüz 40 gün olduğu halde keyfi devamsızlık gösteren öğrenciler vardı. Devamsızlık adeta alarm veriyordu. Ailelerin dikkati çekilmişti.
Ve nihayet ülke çapında bir sorun olan sigara-alkol-uyuşturucu tuzağı, daha çok büyük kentlerin bir sorunuymuş gibi görünse de uyanık olmanın gereği üzerinde duruldu. Hükümet ve Valiliklerin kararlarıyla 18 yaşından küçüklere sigara ve alkol satışı yasaklanmıştı. Uyuşturucu zaten kanunla yasak. Gel gör ki bazı bayiler ve bakkallar yasak-masak tınmıyor küçük çocuklara sigara ve bira satıp duruyorlardı. Atatürk Ortaokulu’nun yakın çevresinde de vardı böylesi. Hele bir tanesi var ki şikâyetlere rağmen bildiğini okuyordu. Adresi malum; Belediye Zabıtası biliyor; Emniyet biliyor. Şimdi biz de buradan soruyoruz: Niçin önlenemiyor?
3 Ekim 1996 günü, Atatürk Ortaokulu Okul-Aile Birliği Yönetimi, velilerin güven oylarıyla beraber maddi ve manevi desteklerini kazandı. Geçen yıl Türkiye genelinde yapılan yarışmada ÇEVRE BERATI ve ÖDÜLÜ kazanmış bir okulun kendi yakın çevresinden de destek görmesi en tabii hakkıydı.
Hoşça kalın…
6 KASIM – TOKAT GAZETESİ