BİRLİK-DİRLİK ARAYIŞI ve “BAYRAK”a SAYGI
Mersin’deki sözde Nevruz kutlamasında ve Diyarbakır’daki yine Nevruz bahanesiyle toplanan kalabalıkların yaptığı taşkınlıklar, attıkları sloganlar, açtıkları ne idüğü belirsiz bayraklar, şanlı TÜRK BAYRAĞI’nın anlamsız bir kin ve nefretle çocukların elinde yerde sürünüp çiğnenmesi son günlere damgasını vurdu.
O çocuklara sevgiyi değil de kin ve nefreti kim / kimler aşıladı?
NEVRUZ, bahar coşkusu, doğanın uyanışı ve bu uyanışla beraber arınma, tazeleme, cümle yaratılmışları kutsama demek değil midir?
Öyleyse nedir bu yaptığınız? Her Nevruz bayramında siyasi şov, saldırgan davranış, güç gösterisi, meydan okuma?!
Ve henüz üç yaşındaki çocuklara bile yaptırdığınız zafer işaretleri? Ne zaferi, kime karşı?
Ve daha da önemlisi, ulusal egemenliğimizden bir takım ödünler vermek pahasına girmeyi hayal ettiğimiz AB’nin üyesi veya üye olmayan (birçoğu da NATO Müttefikimiz) sözde dost ülkelerin temsilci ya da ajanların özellikle Diyarbakır ve çevresinde son yıllarda yoğunlaştırdıkları diplomatik faaliyetler de ne demek oluyor?
Bir takım emperyalist emellere niçin çanak tutuyorsunuz?
Diyarbakır’daki son Nevruz kutlamasında da görüldü ki; 150 kadar yabancı misyon temsilcisi ve ajan, ayrılıkçı gruplarla aynı sloganları atarak bölücülüğe destek vermiştir. TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nin bölünmez ve bağımsız bir devlet olduğunu bunlara kim hatırlatacak? Onların ülkelerinde bizden birileri karıştırıcı eylemler yapsa, sorgusuz sualsiz sınır dışı edilmez mi?
BAYRAK, bir milletin bağımsızlık, birlik ve dirliğinin timsalidir. Onun şerefle dalgalanması, güçlü muhafızlarının yanı sıra, eğitimden ekonomiye, savunmadan dış politikaya, birey ve toplum olarak insan gibi yaşatmaktan insan haklarına uymaya, birbirimizin haklarını gözetmekten devlet birey ilişkilerindeki düzeye değin her alanda başarılı olarak, uluslararası alanda da kendimizi saydırmamıza bağlıdır.
İşte o zaman;
“Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
……………………………….
Hakkıdır, Hakk’a tapa milletimin istiklal!”
25 MART TOKAT GAZETESİ