BU BİZE BİR DERS OLSUN
“Rusya ile yeni dönem: Türkiye kuzey komşusu Rusya ile 7 anlaşma imzalıyor.”
Anlaşmalar ticaret, teknoloji ve enerji alanlarında olacak. Rusya ile ilişkilerin gelişmesi, Türk Cumhuriyetleriyle ilişkilerin gelişmesi açısından da büyük önem taşıyor.
Aslında ülkemizin kalkınması ve güçlenmesi, çok yönlü siyasetten ve dünyaya açılan ticaretten geçiyor.
Kalkınmış, gelişmiş ve güçlenmiş bir Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) kompleksine düşmesine de gerek kalmaz. Zaten o zaman selam veren çok olur. Güçlü olmanın da bir koşulu da içeride birbirine düşmemektir. Merak etmeyin, ondan sonra gerisi gelir. Yani, AB’ne kafayı fazla takmayın gitsin…
Hani, Nasrettin Hoca’nın komşusuna bir miktar borcu varmış. Borcu ödeme günü gelip çatınca Hocamız, kara kara düşünmeye başlamış. Ertesi gün borç ödenecek ama Hoca da para mafiş. Gece olmuş, ‘yarın Allah kerim’ diyen Nasrettin Hoca yatağa uzanmış ama uyku nerede? Yatakta bir sağa bir sola dönüp durdukça, karısının dikkatini çekmiş. Durumu öğrenen karısı, hemen alacaklı komşuya bakan pencereyi açıp bağırmış.
Hey komşu! Bizim Hoca, yarın sana olan borcunu ödemeyecek!… deyip pencereyi kapatmış. Ve Hoca’ya dönüp: “Şimdi sen rahat uyu. Düşünme sırası şimdi komşuda!” demiş.
Temsilde hata olmaz demişler. Bizimkisi de biraz hesap. (AB) (AB) diye yıllar yılı sayıklayıp durduk ama neticede yine de dışlandık. Bunun ince hesabını yapmak zamanıdır. Avrupa Birliği’nin son Lüksemburg zirvesinde aldığı karara göre: 2000 yılı için AB’ne aday seçilen 11 ülke arasında Türkiye yok, ama mesela bir Bulgaristan, Romanya ve hatta Kıbrıs’ın Rum tarafı bile var. Bu bize bir ders olsun.
Biz Türkler evvela onurumuz için yaşarız. Avrupa Birliği’nden dışlanmak, bizim için iyi olmadı; ama bu dünyanın sonu değil.
Biz Avrupa’dan vazgeçemeyiz de sanki Avrupa bizden vazgeçebilir mi? Bu onların da işine gelmez. Zaten onu içindir ki alınan kararda Türkiye için bir açık kapı yine de bırakmışlar.
Bundan alacağımız ders şu olsa gerek.
Kendimize her alanda çeki düzen vermek.. . Devletlerin ebedi dostluk ve düşmanlıkları değil, menfaatleri olduğunu bilmek. İçeride siyasi ve ekonomik istikrarı sağlamak… Terörü bitirmek ve enflasyonu düşürmek… Yerel yönetimlere ağırlık veren yapısal reformları gerçekleştirmek… AB’nin tek hedef olmadığını bilerek alternatif üretmek..
Bunları bileceğiz ne yapacağız… Çünkü başka seçeneğimiz yok.
Hoşça kalın…
16 ARALIK – TOKAT GAZETESİ