DEMOKRASİ Mİ, OLİGARŞİ Mİ?
BATI demokrasilerinde, bir defa seçim kaybeden Parti Lideri, Parti başkanlığından çekilir; üç defa seçim kaybeden Parti lideri ise siyaseti bırakır.
Peki bizde nasıldır bu iş? Bizde bir defa, üç defa seçim kaybetmek liderin pişmesi için elzemdir. 5-10 defa seçim kaybedince de karizmatik lider olunur.
Bizdeki değişmez genel başkanların yakın çevreleri de değişmez. Bu yakın çevreden koparak yeni bir parti kuranlar değişmiş olur sadece.
Bizim ülkede siyaset parsellenmiştir. Siyasetin uzanamadığı ve boş bıraktığı alanları da tarikat şeyhleri, dini cemaat liderleri parsellemiştir. Üçüncüsü ayak mafiya örgütleridir.
Son günlerdeki ibret verici olayların patlak vermesi de ilahi adaletin tecellisi olmuştur. Yoksa kimsenin özel bir gayreti yoktur. Çünkü neme gerekçilik egemendir. Ama artık bir değişim sürecinin başladığına inanmak istiyoruz.
Ancak goygoycuların ve yardakçıların meydanı boş bırakacaklarını da pek sanmıyoruz. Şeyhi uçuran müridleridir. Lideri karizmatik yapan da yakın çevresidir. Paylaşılan, kapışılan şey, seçilen hedef, koltuk, para, şan şöhrettir. Devlet eliyle dağıtılın rantiyelerdir. Başta KİT’ler ve devlet bakanları olmak üzere kurulu düzen ve düzene egemen olan siyasi kadrolar, değişmez güç odaklarıdır.
Siyasi hayata yeni giren veya girmek isteyen isimler de, güç odaklarının iznine tabidir, kuralları belli oyuna uymak zorundadır. Zaten siyasetin yeni talipleri de genellikle para, şan, şöhret ve imtiyaza ulaşılacak veyahut sahip olunan bu güç hırsla muhafaza edilecektir. Neticede demokrasiyle bağdaşmayan oligarşik bir yapı, herşeye ambargo koymaya, meşru ve gayrimeşru her yolu mübah saymaya teşne olur.
Olmaz ya, bizdeki siyasetin elinden rantiyeleri vesair imtiyazları alabilsek, meydanda gerçekten halka ve hakka hizmet etmeye gönüllü kaç kişi kalırdı acaba?
Hoşça kalın…
19 OCAK – TOKAT GAZETESİ