DEMOKRASİ VE SİSTEM (2)
Ülkemizdeki demokrasinin pek uzun bir geçmişi yoktur. Tarihimiz açısından “Meşrutiyet” dönemlerini, demokrasi yolunda ilk emekleme ve denemeler olarak kabul ederiz. Türkiye’de ‘Meşrutiyet’, 1876 Anayasası ile başlayan ve 1909 değişiklikleriyle devam eden siyasi ve hukuki dönemin adıdır. (Birinci ve İkinci Meşrutiyet dönemleri)Birinci Meşrutiyet’in geçerli olduğu tarih dönemi (23 ARALIK 1876-13 ŞUBAT 1878) dir.
Şartlı monarşi demek olan ‘Meşrutiyet’, bir hükümet şekli olarak, ‘mutlak hükümdarlık’ sisteminin gelişmesiyle ortaya çıkmıştır. Mutlak hükümdarlık (veya mutlakıyet) denilen sistemde, devlet içinde emir ve yönetme yetkileri kayıtsız şartsız hükümdara aittir. Meşruti rejimde ise hükümdar iradesi, “Anayasa” adı verilen hukuki belge ile sınırlı olduğu gibi, kanun yapma yetki ve görevi de esas itibariyle meclis veya meclisler tarafından yerine getirilir.
Tarih boyutunda ‘meşrutiyet’in ve ‘demokrasi’nin gerçek gelişimi İngiltere’de olmuştur. Bu gelişimin başlangıç noktası, “Magna Carta” (Büyük Ferman) olayıdır. En eski şekliyle Magna Carta, 1915’te bir grup asi baronun İngiltere Kralı John’dan zorla elde etkileri hakların tümünü kapsayan belgenin adıdır.
Magna Carta’nın en ilgi çekici maddeleri olan şu üç madde, değişik ifade biçimleriyle, günümüz demokrasilerinde yürürlükte olan anayasaların da temel hükümleri arasında yer almıştır: 1Hiç bir tür insan yürürlükteki yasalara başvurulmaksızın tutuklanamaz, hapsedilemez, mülkü elinden alınamaz, sürülemez; 2Adalet satılamaz, geciktirilemez, hiçbir yurttaş, ondan yoksun bırakılmaz; 3Kanunlar dışında hiçbir vergi, haciz yoluyla veya zor kullanarak toplanamaz.
1215 Magna Carta (Büyük Ferman) ve1789 Fransız İhtilali, meşrutiyet, cumhuriyet ve demokrasi rejimlerinin gelişimine biçim ve ren başlıca düşünce, belge ve eylemlerden sayılmakla beraber, bu rejimlere temel olan düşünceler çok daha eskilere dayanır. Eşitlik, hürriyet, adalet, meşveret, insanların tabii hakları ve hükümet şeklinin meşruti olması gibi temel düşünceler, eski Yunan site devletlerinde, Budizm ve Brahmanizm gibi Uzakdoğu dinlerinde ve daha sonra Hristiyanlık ve bilhassa İslam dininin ilkeleriyle de ortaya konmuştur.
Devam edecek. Hoşça kalın…
17 AĞUSTOS TOKAT GAZETESİ