DEMOKRASİ VE SİSTEM (22)
İkinci Meşrutiyet dönemi, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nin siyasi, sosyal ve hukuki yönden hazırlayışı sayılabilecek gelişmelere de sahne oldu. ‘Adalet, meşveret, eşitlik, hürriyet ve kardeşlik’ gibi ilkelere en önemli yerin verilmesinin gaye edinildiği 2. Meşrutiyet, büyük halk kitlesine daha çok manevi ve ahlaki ıslahat şeklinde tanıtılmak istendi. Başlangıçta, devletin siyasi ve hukuki düzenini değiştirmek söz konusu edilmedi; monarşik yapı, meşruti sisteme doğru geliştirilerek, hükümdarla halk arasındaki engellerin ortadan kaldırması gerektiği belirtildi. Ancak uygulama bu ilk bakışta görüldüğü gibi olmadı.
Meşrutiyetçiler ve Jön Türkler’in, Batı’daki sistemlerden ilham alarak kabul ettikleri ideal rejim, liberal, temsili bir sistemin, yani parlamenter bir meşrutiyetin kurulmasıydı. Nitekim bu maksatla, siyasal ve kişisel haklar alanında bazı önemli yenilikler getirilmiş ve özellikle 1909 Anayasa değişikliklerinde bu husus, hukuki bakımdan gerçekleştirilmişti. Böylece kişi hürriyeti ve dokunulmazlığı daha güvenceli bir duruma getirildi. Meclis’in kapatılması için padişaha yetki veren 113. madde kaldırıldı. Basın sansür tehdidinden kurtarıldı. Toplanma ve dernek kurma hakkı da anayasaya eklenen hükümler arasında yer aldı.
Siyasi hürriyetler alanında yapılan önemli değişiklik ise, oy hakkının genişletilmesi ve daha 1876 Anayasası’nın ilk zamanlarda şeklen tamamlanmış olan İntihabatı olan Mebusan (Milletvekili seçimleri) kanununun yürürlüğe konması oldu. 1876 Anayasası’nın, ideal sayılan parlamenter sisteme kavuşturulması için ise, meclislere de kanun teklifi ve padişahın iznine gerek olmaksızın görüşülmesi yetkisi tanındı; meclisce kabul edilen bir kanunun, padişah tarafından tasdiki meselesi yasama organı lehine çözüme kavuşturuldu. Yine parlamenter sisteme uygun olarak vekillerin meclis önünde sorumlu olmaları ilkesine yer verildi. Meclisin feshi ise oldukça güç gerçekleşecek bir duruma getirildi.
Böylece yürütme organı ve onun başı niteliğindeki halife-sultan karşısına, hukuki bakımdan güçlü ve etkili bir yasama organı çıkarılmakta, daha doğrusu çıkarıldığı sanılmaktaydı. Çünkü gerçekler, tamamen başka yönde gelişmeler olduğunu ortaya koydu. İkinci meşrutiyetin getirdiği yenilikler, siyasi partilerin tutumu, fikir çatışmaları ve dış olaylar yüzünden kağıt üzerinde kaldı. Meşrutiyetin parlamentolu hayatı ancak 7 yıl kadar sürdü. 1908 -1920 devresi boyunca Mebusan Meclisi dört defa feshedildi, bu arada yirmidört hükümet değişimi oldu.
İkinci Meşrutiyet’in hukuki bakımdan son bulması, ancak 1922 yılı KASIM’ında saltanatın kaldırılmasıyla mümkün oldu. Zira, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ Hükümeti’nin varlığı yanında saltanat devam ettikçe, hukuki açıdan meşrutiyet sona ermiş sayılamıyordu. Buna karşılık siyasi bakımdan Meşrutiyet, 23 NİSAN 1920’de TBMM’nin toplanmasıyla fiilen son buldu.
TBMM’nin yaptığı 1921 ANAYASASI, ulusal egemenlik temel kural olarak kabul etmiş ve milletin bu egemenliğin tek sahibi olduğunu, yani saltanatla paylaşmasının söz konusu olmayacağını ilan etmişti.
Devam edecek. Hoşça kalın…
10 EYLÜL TOKAT GAZETESİ