DEMOKRASİ VE SİSTEM (26)
ANZAVUR İSYANI diye anılan hareket, 16 ŞUBAT 1920 günü isyancıların BİGA’ya yaptıkları bir baskınla başlamıştır. Asiler, ilk iş olarak Jandarma dairesine saldırıp Komutan ve erleri öldürdüler. Biga’yı basarak şehre giren kuvvetlere her ne kadar ‘Anzavur Kuvvetleri’ denmekte ise de, o gün Anzavur bu kuvvetlerin başında değildi. O gün isyancılara Gâvur İmam ve Şah İsmail kumanda ediyordu. Ahmet Anzavur, Biga’nın Pomaklar tarafından işgalini duyunca ertesi gün yanında 15 kadar atlı olduğu halde Biga’ya geldi. İlk iş olarak telgrafla İstanbul’a Biga’yı fethettiğini bildirdi. Belediye’de Hamdi Bey’in masasını işgal etti. Kasabanın ileri gelenleri onu tebrike geliyor ve kendisine şükranlarını bildiriyorlardı.
“-Sen bize Allah gönderdi.” diyenlere şöyle cevap veriyordu:
“-Beni size evvela Allah, sonra şevketlü Padişahımız Efendimiz gönderdi, koskoca düveli muazzamaya karşı ve Padişah’a asi gelmenin sonu bu olacaktı. Sonuna kadar böyle muharebe edeceğiz.”
Marmara güney bölgesindeki isyan giderek genişledi. MUSTAFA KEMAL PAŞA bu karşı ihtilal hareketinin tehlikeli bir gelişme için de olduğunu biliyordu. Durumu normale dönüştürmek için 56. Ve 61. Tümen Kumandanlarına (Miralay Kazım Bey ve Miralay Bekir Sami Bey’e) sonsuz yetki verilmesini bir çare olarak düşünmüş ve şu tebliğatı yapmıştı:
“Milli mücadeleyi bozmaya teşebbüs eden ve bölücülük yapanlarla bunlara mani olmak için görevlerini aksatanlar hakkında derecesine göre gereken cezaları tatbik için olağanüstü yetki verilmiştir.”
Bundan sonra daha sert tedbirler alındı. Ancak bütün tedbirlere rağmen isyan hareketi ve bunu bastıracak olan kıt’alardan firar olayları önlenemedi. Bu nedenle de Anzavur kuvvetlerini saldırısına uğrayan hemen hemen bütün kıtalar pek az direnmeden sonra dağılmıştır. Bu arada kıstasına hakim olmak isteyen kumandanlar çok defa kötü duruma düşmüşler ve canlarını vermişlerdir. Buna çarpıcı bir örnek olarak 174. Alay Kumandanı Rahmi Bey’i gösterebiliriz. GÖNEN’i Alayı ile savunmak isteyen Yarbay Rahmi Bey, 4 NİSAN 1920 günü asilerin saldırısına uğrayınca Nizamiye erleri hiçbir tüfek atmadan dağılmışlar, asiler de kolaylıkla Gönen’e girmişlerdir. Erlerin dağılmasına rağmen asilere karşı kahramanca savaşan Yarbay Rahmi Bey ve maiyetindeki birkaç subay o gün şehid düşmüşlerdir.
Sonunda milli kuvvetler (Parti Pehlivan ve Çerkez Ethem kumandasında) bütün bölgeyi asilerden temizlemiş ve işgal altındaki kasabalar kurtarılmıştır. Çerkez Ethem, Balıkesir’e geldiği sırada DÜZCE’de bir isyan başlamıştı (13 NİSAN 1920). ANKARA’da Çerkez Ethem’e verilen bir talimatla anzavur isyanı bastırıldıktan sonra Adapazarı-DÜZCE havalisine intikali bildirilmiştir.
DÜZCE’den sonra (14-23 NİSAN 1920 tarihleri arasında) BEYPAZARI, GÖYNÜK, GEREDE, MUCUR, HENDEK ve SAFRANBOLU isyan etti. Bütün isyanlarda olduğu gibi bu bölgedeki isyanın hazırlanmasında da İSTANBUL’dan gönderilen propagandacılar büyük bir rol oynamışlardı.
Fakat asıl önemli etken 5 NİSAN 1920 günü yayınlanan ve ANADOLU’ya dağıtılan bir fetva idi. Sultan Vahdettin’in bir ‘Hattı hümayun’u ve hükhumetin bir bildirisi ile birlikte dağıtılan ve Şeyhülislam’ın imzasını taşıyan ‘Fetvay’i Şerife’de ne deniyordu?
Devam edecek. Hoşça kalın…
15 EYLÜL TOKAT GAZETESİ