DEMOKRASİ VE SİSTEM (65)

DEMOKRASİ VE SİSTEM (65)

DEMOKRASİ VE SİSTEM (65)

Ufukların karardığı ve Türk Ulusunun makûs talihinin değişmeyecek gibi göründüğü mütareke yıllarında çeşitli çevrelerin önerdiği kurtuluş yollarının geçersizliğini anlatan ATATÜRK, gerçek kurtuluş yolunu, daha İstanbul’dan çıkmadan önce düşündüğü, Samsun’a ayak basar basmaz uygulamaya başladığı ve 22 Haziran 1919’da milli mücadeleyi başlatan Amasya genelgesiyle dünyaya ilan ettiği tarihi kararı iki kelimeye sığdırabilmişti: “Ya bağımsızlık ya ölüm!”
Bu kararın dayandığı en güçlü düşünüş ve mantık şu idi: “Temel ilke, Türk ulusunun saygın ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu temel ilke ancak tam bağımsızlık olmakla sağlanabilir.” Bu kararın doğruluğu, milli mücadelenin sonunda kazanılan zaferle kanıtlandı.
Türk Ulusu makûs talihini yenmişti. Şimdi sıra, en çağdaş adımlarla parlak ufuklara yürümeye gelmişti. Ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulus, bağımsızlığını bir ölüm-dirim savaşıyla nasıl kazanmışsa, yeni ufuklara yürüyüşün daha birinci etabında, bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan bir devlet kurmasını da bilmişti.
Bu devletin adı Türkiye Cumhuriyeti idi. Cumhuriyetin 75. yaş gününü kutlayan demokratik, laik Cumhuriyetin yeni nesilleri, genç-yaşlı, kadın-erkek, çoluk-çocuk, sivil-asker, öğretmen-öğrenci milyonlarca yurttaş, 25 EKİM 1998 Pazar günü bir başka yürüyüş yapıyordu. Bunun adı “CUMHURİYET YÜRÜYÜŞÜ” idi. Görkemli yürüyüş, Türkiye’nin emin ellerde olduğunu, cumhuriyeti ve ATÜTÜRK ilkelerini ilelebet yaşatma kararını dost-düşman herkese gösterdi.
Bütün illerimizin cadde ve sokakların da yürüyüp Atatürk anıtlarının çevresinde, başkent Ankara’da ise Anıt-Kabir’de toplanan yurttaşlar, Cumhuriyetin ve demokrasinin sahibi, savunucusu ve koruyucusu olduğunu somut bir şekilde ifade ederken, birlik ve bütünlük adına da ortak duygular sergiledi.
Söylenen marşlar, edilen yeminler, atılan sloganlar, Türkiye’nin bir ucundan ta öbür ucuna Cumhuriyet’e ve Atatürk ilkelerine sarsılmaz bir inanç ve sadakatlı bağlı yurttaşların gür sesiyle yankılandı.
Bu gür ses, aynı zamanda, bu sevgili vatana zarar vermek isteyen, toprağına, bayrağına göz diken, Cumhuriyet ve laik sistem karşıtı köhne fikirler besleyen dış ve iç kötücüllerin suratına bir kırbaç gibi çarptı.
Devam edecek. Hoşça kalın…

30 EKİM TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir