DEMOKRASİ VE SİSTEM (67)
Cumhuriyetimin 75. yıldönümü kutlamaları, dost-düşman cümle aleme şunu kesinkes gösterdi ki; TÜRK GENÇLİĞİ, ATATÜRK’ün, Kuvayı-ı Milliye’nin, onbinlerce şehidin, kahraman gazilerin, Cumhuriyet devrimleri ve ülke kalkınmasının harcını bilgi, emek ve alınterleriyle yoğuran çalışkan, dürüst ve erdemli insanların kutsal emanetlerinin soylu bekçisidir. 23 NİSAN Ulusal Egemenlik Bayramı armağan edilmiş milyonlarca çocuk, cumhuriyetin yükselen yeni nesilleri olarak yetişebüyüye, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür kimliklerini kazana-kazana, önce gençlik, ardından yetişkinler saflarına katılarak Türkiye’nin bütünlüğüne, bağımsızlığına, cumhuriyete ve demokrasiye sahip çıkıyor.
75. YILDÖNÜMÜ gösterdi ki: “Benim naçiz vücudum nasıl olsa birgün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır.” diyen ATATÜRK, bir kez daha haklı çıkmıştır.
ANITKABİR’deki törende mozoleye çelenk koyan Cumhurbaşkanı DEMİREL, özel deftere, “Atam, sana hesap vermeye geldik” diye yazdı. Bayrağını ve Ata’nın posterini kapan milyonlar Anıtkabir’e koştu. Anıtkabir doldu doldu boşaldı.
Evet, doğrudur. Bunca görkemli tören ve şenliklerle kutladığımız Cumhuriyetin 75. yaş günü, aynı zamanda ATA’ya, İSTİKLAL SAVAŞI şehidleri ve gazilerin bir hesap verme günü olsun. Bundan da öte, ülkemizin bölünmez bütünlüğü, hür bir vatanda yaşama ve yaşatma uğrunda canlarını bugün dahi feda eden şehitlerimize aynı uğurda kol-bacak kaybeden gazilerimize de bir hesap verme günü olsun. Öyle ki bu, bir günle, üç gün veya beş günle de geçiştirilmesin. Bugünler, hepimiz için bir özeleştiri, bir nefis muhasebesi yapmaya vesile olsun. Öyle ki, nefs-i emmare basamağından nefs-i mutmainne aşamasına; yani hiç olmazsa süfli (bayağı) bir boyuttan arınmış bir boyuta geçelim.
İşte bir türlü süfli boyuttan çıkamayan insanların, bilerek veya bilmeyerek neler yaptığını ve hangi kötülüklerin aleti olduklarını ibretle görmekteyiz. İşte gördük; ulusal heyecanın doruğa çıktığı şu günlerde dahi, Cumhuriyetin gerçek özünü, devrimci ruhunu anlamadan, ATATÜRK’ün NUTUK (SÖYLEV) adlı eserini bir kez olsun açıp okumadan yalan-yanlış demeç veren, alternatif törenler yapmaya kalkışan, büyük coşkuyu küçümseyen, şahsi çıkarları ve partizanlık uğruna havayı bozan, kafaları karıştırmak isteyenleri… Bunlar, çağdaş-mağdaşız deseler ne yazar, Müslüman filan geçinseler ne yazar…
Hele biri çıktı ki ortaya hepsine tüy dikti. İçinin karası yüzüne vurmuş, şom ağızlı biri ki, meğer dört yıldır Ağrı İlimizin Belediye Başkanı imiş de haberimiz yokmuş. Dünkü RP’li, bugünkü FP’li Belediye Başkanı Zeki Başaran adlı kişinin 1994 seçimlerinden önce özel bir propaganda toplantısında yaptığı konuşmanın bandı, görüntülü olarak, 24 EKİM 1998 günü SHOW TV’nin 19.30 haberlerinde bomba gibi patladı.
Devam edecek. Hoşça kalın…
1 KASIM TOKAT GAZETESİ