DEMOKRASİ VE SİSTEM (74)

DEMOKRASİ VE SİSTEM (74)

DEMOKRASİ VE SİSTEM (74)

DEMOKRASİ’nin vazgeçilmez kurumlarından önemli bir tanesi SEÇİM’dir. SEÇİM’siz demokrasi zaten düşünülemez. SEÇİM, daha belirgin bir deyimle GENEL SEÇİMLER (Genel Milletvekili ve Ye rel Yönetim Seçimleri) önemlidir ama, bu seçimlerin şekli de o den li önemlidir. SEÇİMLER sonucunda ulusal idarenin, en iyi ve en adil bir şekilde tecelli etmesi istenir. SANDIK başına giden seçmenler, hür, serbest ve güvenli bir ortamda özgür iradeleriyle oylarını kullanacak, kendileri, toplum ve ülke yararına yararlı bir iş yapmaktan emin olacaklar.
SEÇMENLER, ülkede birşeylerin değişmesini istiyor olup da, yapılacak bir seçime ‘Ne değişecek ki?’ gözüyle bakıyorsa, ortada bir sıkıntı var demektir.
Son zamanda ülkemizde böylesi bir sıkıntı yaşanmaktadır. Son yıllarda siyasi partiler, seçilmişler (özellikle milletvekilleri) ve liderler hakkında, partisi ve adamına göre farklı boyutlarda olsa da, seçmen gözünde bir güven bunalımının varlığı yadsınamaz. Genel bir deyimle politikacıya duyulan kuşku, ta 70’li yılların siyaset anarşisi içinde şekillenmiştir. 12 EYLÜL 1980’den sonra yepyeni bir dönem açılmak istense de, beklenen ve umulan hedeflere tam ulaşıldığı söylenemez. Bugünkü beklentinin birinci etabındaki hedef, ‘temiz toplum temiz siyaset’tir. Bu hedefin süreci, şimdiki 55. Hükümetçe enikonu başlatılmıştır. İkinci etap ise, bir takım yasal değişiklerle siyasette istikrarı sağlamaktır.
“SİYASETTE İSTİKRAR” ülkemizin acil gündem maddelerinden biridir. Son elli yılımızda (Birkaç seçim dönemi müstesna) siyasi istikrarsız hakim olmuştur. Önümüzdeki seçimlerle beraber vatandaş artık ‘istikrar’ istiyor. Bunun da birinci yolu seçim sisteminin değişmesinden geçecektir. Çok partili siyasi hayat geçtiğimiz 1946’dan beri birçok seçim sistemi denedik: Çoğunluk sistemi, nisbi temsil, milli bakiye, barajlı d’hont vb. Son birkaç seçimde nisbi temsilin %10 barajı d’hont sistemi uygulandı. DEMOKRASİ ve SİSTEM, Birbirini destekleyen, hatta içiçe geçen iki kavramdır. Bu iki kavramı iki büyük kurum olarak algılarsak, bunlara bağlı alt-kurum ve kuruluşlar demokrasi ve sistemin yapı taşlarını oluşturmaktadır. SEÇİM SİSTEMİ, demokrasinin önemli bir yapı taşı olduğuna göre bunun en iyisini araştırıp bulmak zorundayız. Bugünkü seçim sisteminin istikrar getirmediğini gördük.
Ülkemizdeki siyasi istikrarı baltalayan ikinci büyük neden iste, parti çokluğu ve siyasi yelpazedeki parçalanmış görüntüdür. Demokrasinin beşiği İngiltere’de iki büyük parti (Muhafazakar Parti ve İşçi Partisi) siyasete egemendir. Değişen koşullara göre sırayla ‘iktidar’ ve ‘muhalefet’ olurlar. A.B.D’deki demokrasi de yine iki büyük partiye dayanır. Japonya’daki sistem de böyledir. Yani sürekli istikrar hedeflenmiştir. Diğer gelişmiş demokratik ülkelerde, koalisyon hükümetleri kurulmakla beraber, demokratik sistemleri ve ekonomilerinin gücü sayesinde siyasi istikrarları bozulmuyor. Bizde 19501960 arası iki büyük parti vardı. (C.H.P. ve D.P); 1960’dan sonra durum değişmeye, parti partiyi doğurmaya başladı. Aklına esen, liderine kızan parti kurdu. Siyasete bir ‘rant paylaşımı’ gözüyle bakılması da bunda rol oynadı. Fikirleri, programları aynı ve birbirine yakın partiler kendiliğinden birleşse ortada iki, bilemediniz üç parti kalır. Bu olmayacağına göre, siyasi istikrar için seçim sistemini değiştirmek şart olmuştur.
SEÇİM SİSTEMİ değişikliği konusunda, son zamanda yapılan tartışmalardan çıkan en önemli değişiklik önerisi: “İki turlu dar bölge sistemi” dir. Bu öneri kamuoyunda en çok kabul gören durumdadır. Geniş seçmen yığınları önerinin mahiyetini henüz bilmese de, medyada birkaç kanaldan, yazılı basından da birkaç büyük gazeteden başlatılacak tartışmalar bu boşluğu kısa zamanda doldurur. Türkiye genelinde yerel basın da buna destek verebilir. Bugün artık bilinçli her seçmende şu fikir ve kuşku uyandı: ‘Milletvekillerini ve seçimle gelen yerel yöneticileri gerçekten ben mi seçiyorum, yoksa başkaları mı?’ ‘Benim seçmen olarak yaptığım, daha önceden parti liderlerinin ve onlara bağlı veya onlarla işbirliği içindeki parti örgütü ve bazı odakların tercihlerini sandığa atmaktan mı ibarettir?’ Bilinci seçmen böyle düşünüyor ve diyor ki; ‘Ben bir sandık figüranıyom!’ Bugünkü varılan nokta budur. Ve artık seçmen sandığı attığı oyun gerçek sahibi olmak istiyor. Bilinçli seçmenler, (tüm seçmenlerin bilinçli olması arzu edilmekle) bütün seçmenler, verdikleri oyların gerçek sahibi olabilmek için, seçim sisteminin “iki turlu dar bölge” şeklinde değiştirilmesinden yana olacaklarını, ergeç bu sisteme geçileceğini düşünüyoruz.
Devam edecek.

10 KASIM TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir