DEMOKRASİ VE SİSTEM (75)

DEMOKRASİ VE SİSTEM (75)

DEMOKRASİ VE SİSTEM (75)

“İki turlu dar bölgeli seçim sistemi” veya “Dar bölge-iki turlu seçim” adlarıyla bilinen sistemin özelliği şudur: Her dar bölge (1) milletvekili çıkartır. Bir örnekleme yarsak; 300 bin seçmeni olan ve nüfusu itibariyle (6) milletvekili çıkartan bir ilde seçmen sayısının milletvekili sayısına oranı 50 bindir. Demek ki bu il, her biri 50 bin seçmenli 6 dar bölgeye ayrılacaktır. Her dar bölgede adaylar 1. turda yarışacak, oylar sayılacak; en çok oy alan iki aday 2. turda yarışacak; geçerli olayların yarıdan bir fazlasını alan aday milletvekili olacaktır. Böylece her dar bölgeden çıkan milletvekilinin arkasında %50’den fazla seçmen desteği bulunacaktır.
Dar bölgeden seçilen milletvekili, seçmenleri ile yakın, birebir ilişkiler içinde olacağından karşılıklı güven ortamı doğacaktır. Milletvekili, seçmenlerine daha kolay ulaşacağından, bölgesinin sorunlarını da daha kolay tesbit edebilecektir. Milletvekili, partisine ve liderine fazla bağımlı olmayacaktır. Ayrıca bağımsız adayların dar bölgede seçilme şansları yüksektir. Bunun da parti tekelciliğinin kırılmasına yönelik bir işlevi olacaktır. Giderek seçmenlerin politikayla ilgisi daha bilinçli bir düzeye çıkacaktır.
Yapılması tasarlanan, geniş kapsamlı bir “yerel yönetimler reformu”nun da hayata geçmesiyle birlikte uygulanacak “iki turlu-dar bölgeli seçim sistemi” hepimizi, hem bireysel olarak, hem de sivil toplum örgütlerinin üyeleri olarak, demokrasinin aktif oyuncuları yapacaktır. Böylece “katılımcı demokrasi”ye geçeceğiz. Katılımcı demokrasiye geçmekle de bireyler ve seçmenler, ya etkisiz-tepkisiz, ya çıkarı için şakşakçı, ya da yerli-yersiz tenkitçi olma konumlarından çıkıp, CUMHURİYET ilkelerine ve ATATÜRK çü ülkülere gönülden bağlı, çevre ve ülke sorunlarına duyarlı, sorgulayan, çözümleyen bilinçli yurttaşlar olacaktır.
Ekonomik kalkınma sürecek. Sosyal devlet ilkesi ihmal edilmeden sürmeli ki, bugünkü gibi sosyal sınıflar arasında uçurumlar açılamasın. “Faiz – zam enflasyon” döngüsüne girmiş bir ekonomik yapıdan sağlıklı bir demokrasi ummak, hayalcilik olur. Bütün yurttaşların insan onuruna yakışır yaşam düzeyine kavuşması gerekir.
Reformlar, yapısal onarım ve değişim, her alan da olacak. “Vergi reformu”, yeni vergi yasası ile yürürlüğe girmiştir; geliştirilmesi beklenir. “8 yıllık kesintisiz eğitim”le “eğitim reformu”na başlangıç yapılmıştır. “Mali piyasalar reformu”, “Sağlık reformu”, “yerel yönetimler reformu” ve “adliye reformu” sırada. “Üniversiteler reformu” ile bilimsel araştırma, bilgi ve teknoloji üretimin de, özel sektörle işbirliği çerçevesinde atılımlar olacak.
Bu arada “siyasette istikrar” arayışı sürdükçe de, herhalde bir 3-5 yıl sonra, “istikrarlı hükümet” kurulmasında en etkin bir yönetim olarak “Başbakanlık”, hiç olmazsa “Yarı Başkanlık” sistemi tartışmasının daha ciddi şekilde gündeme gelmesi ve sonuçta hayata geçmesi belki de kaçınılmaz olacaktır. Ancak, “Başbakanlık sistemi”ne geçiş, “yerel yönetimler reformu” ve “dar bölgeli iki turlu seçim sistemi” hayata geçtikten sonra olabilir.
21.yüzyılın eşiğinde ve şu bilgi çağında;
Siyasi talepleri kişisel çıkar ve kayrılma düşüncesi taşımayan, beklentileri keyfi yönetime fırsat yaratmayan, CUMHURİYET ve DEMOKRASİNİN erdemlerine inanan, TÜRK DEVLETİ’nin varoluşunu bütünlük ve bağımsızlığını, cumhuriyet ve demokrasiyi de koruyan esas SİSTEM olarak algılayan, din adına birtakım çağdışı söylemlerin ve dini şahsi veya siyasi emellerine alet eden birtakım taassup ve riya ehlinin (münafıkların) peşinden koyun gibi gitmeyen, doğayı ve çevreyi koruyan, okuyan, yazan, düşünen, spor yapan, ATATÜRK ülküsünü benimseyen, dürüst ve çalışkan yurttaşların hep birlikte mutluluk içinde yaşadığı;
Popülist (halka şirinlik yapan), partizan kayıran, keyfi ve mutlak iktidar düşleyen, yolsuzluk ve mafyacılığa göz yuman ve bulaşan, iktidara geçmek için herşeyi mubah gören, geçince vaadlerinin çoğunu unutan, muhalefette sorumluluk taşımayan, adeta “benden sonra tufan” diyen bir siyaset anlayışı yerine; ülkesine adanmış, hukukun üstünlüğüne inanan, siyaseti zengin olmanın, köşe dönmenin bir yolu değil, halka ve ülkeye gönüllü hizmet aracı olarak kabul eden, ülkesini zenginleştirecek yöntemleri açan, külfet-nimet dengesini kuran, ülke zenginliğini tabana yayan, ülkenin mali kaynaklarını israf etmeyen, TÜRK DEVLETİ’ni, DEMOKRASİ ve SİSTEMİ koruyan, geliştiren siyaset anlayışının yükseldiği;
Terörden ve çetelerden temizlenmiş, bürokrasinin ve tüm devlet kurumlarının görevlerini hakkıyla yaptığı, kimsenin dokunulmazlık zırhına bürünmediği, herkesin hakka, adalete ve hukuk devleti kurallarına uyduğu, tüm yurttaşların laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nin vatandaşı olmaktan gurur duyduğu;
Dünya ülkeleri arasında, dostlarının imrendiği, düşmanlarının çekindiği, daha güçlü ve saygın;
Bir Türkiye özlemimizdir.
Bugün 75. bölümüyle sona erdiğimiz “DEMOKRASİ VE SİSTEM” başlıklı dizi-yazımız, CUMHURİYETİMİZİN 75. YILDÖNÜMÜ anısına bir armağan olsun…
Hoşça kalın…

11 KASIM TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir