EMPERYALİZMİN KISA HİKÂYESİ ve 19 MAYIS 1919 RUHU (1)
ATATÜRK’ü ve ULUSAL KURTULUŞ’u da simgeleyen “SEV Gİ ve GENÇLİK BAYRAĞI”nın SAMSUN’dan, ANKARA’ya doğru yolculuğunda TOKAT GENÇLİĞİ’nce teslim alındığı 10 MAYIS 2002 CUMA günü, mutlu bir rastlantıyla, ADD Tokat Şube Başkanlığının daveti üzerine şehrimize gelen ünlü gazeteci-yazar Mustafa BALBAY, GOÜ Şehir Kampüsü salonunda “YENİ DÜNYA DÜZENİ ve TÜRKİYE’nin YERİ” konulu bir konferans veriyordu.
Konferansın konusu öylesine bir özellik içeriyordu ki, ATATÜRK’e atıfta bulunmamak, milli mücadeleye ve onu yaratan Kuva-yı Milliye ruhuna gönderme yapmamak olanaksızdı. Çünkü BALBAY ve onun gibi düşünen TÜRKİYE’de ve DÜNYA’daki birçok aydına göre, ‘Yeni Dünya Düzeni’ sloganıyla evrensel bir gündem oluşturan yeni ideoloji, aslında 500 yıllık serüveniyle yeryüzünde hep egemen kalmayı beceren emperyalizmin üçüncü halkasından başka bir şey değildi. Oysa, 19 MAYIS 1919’da meşalesi hürriyet ve İstiklal olan Kuva-yı Milliye hareketi ve onun yüce önderiyle, OSMANLI’nın ipini çeken düvel-i muazzamaya, Misak-ı Milli (ulusal ant) ile belirlenmiş son vatan topraklarını parçalayıp yutmak isteyen emperyalizme karşı yıllar süren bir ölüm-dirim savaşından zaferle çıkmamış mıydık?
Emperyalizm; bugün üçüncü aşamasına ulaşmış uzun geçmişinin bilinen stratejik kilometre taşlarıyla “1490’lar”, “1890’lar” ve “1990’lar olarak süregelen bir yol haritası izlemektedir. Bu tarihsel kilometre taşlarına, emperyalist güçlerce yüklenen anlamların kimsenin kolay kolay reddedemeyeceği cazibeli söylemlerine dair ilginç örnekler verebiliriz.
Örneğin, 1492’de Kristof Kolamb’un İspanya’dan kalkıp Amerika’ya varışı, bize ne şekilde öğretilmiştir? “AMERİKA’nın KEŞFİ” diye. Hala da böyle değil mi? Soru nasıl geliyor; “Amerika’yı kim keşfetti?” Oysaki o tarihten önce Amerika çoktan keşfedilmişti. Bir yeri keşfetmenin gerçek anlamı nedir? Hiç insan eli değmemiş toprakların birilerince bulunması demektir. Kristof Kolomb, bir denizciden daha önce ele geçirdiği haritayla Amerika’ya vardığında orada yaşayan yerli halkla karşılaştı. Kristof Kolomb iyi niyetli bir denizciydi. Ondan sonra Amerika’ya akın akın giden sömürgeci Avrupalılar yeni bir din ve uygarlık vaadiyle, ama sonuçta soykırıma varan bir şiddetle yerli halkları sindirip, birçoğunu da yokedip kendi egemenliklerini kurdular.
18 MAYIS TOKAT GAZETESİ