ERKEN SEÇİM VE DEĞİŞİM UMUDU (2)

ERKEN SEÇİM VE DEĞİŞİM UMUDU (2)

ERKEN SEÇİM VE DEĞİŞİM UMUDU (2)

Yazımızın dünkü bölümünde “Erken seçim yapılacak, ama ne değişecek?” diye sormuştuk. Olumlu yönde bir şeylerin değişebilmesi için, hiç olmazsa Siyasi Partiler Kanunu ile Seçim Yasası’nın günümüzün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde değiştirilmesi, genel nüfus sayımı yapılıp seçmen kütüklerinin yenilenmesi gibi konulara da değinmiştik.
Şurası bir gerçek ki şu son iki yıl içinde, ülkemizde siyaset kurumu bir hayli yara aldı. Önce (ANAP+DYP) ANAYOL Hükümeti kuruldu, 3 ay ancak dayandı. Bir önemli husus, 24 ARALIK 1995 seçimlerinden sonra Hükümet kurulması öyle kolay olmadı.
Birçok turlardan sonra, Meclis’teki 2. büyük partinin genel başkanı olarak yetki verilen Mesut Yılmazdan önce, 1. durumdaki partinin genel başkanı Necmettin Erbakan’a hükümet kurma yetkisi verilmiş idi. Ancak başlangıçta RP ile ortaklığa kimse yanaşmadı. Nice sonra, DYP ile RP liderlerinin kapalı kapılar arkasında yaptıkları pazarlık sonucu anlaşma sağlanarak (RP+DYP) REFAHYOL kuruldu.
Meğer söz konusu pazarlık, daha önce RP’nin DYP genel başkanı Tansu Çiller hakkında vermiş olduğu soruşturma önergelerinin yine RP’li milletvekillerinin oylarıyla Meclis gündeminden çıkartılması imiş. Nitekim öyle de oldu; yolsuzluk iddiaları taşıyan dosyalar bir bir ortadan kaldırıldı.
Daha sonra Susurluk olayı patlak verdi. Soruşturma, araştırma derken aylar geçti. Bilmem kaç klasör dolusu belgeye rağmen Meclis’teki soruşturma komisyonunun düzenlediği sonuç raporunun dahi ne olduğu anlaşılamadı.
Ve en mühimi, REFAHYOL Hükümeti kurulduktan sonra bir RP sendromu başladı. RP (Sandıktan % 21 oy alarak çıkan RP) Sanki %21 değil de %80 oy alarak tek başına iktidarmış gibi davranmaya başladı. Hatta buna bile razı değildi. RP madem ki İslamcı partiydi, eh öyleyse bu milletin %99’u da müslüman olduğuna göre, RP’ye oy versin veya vermesin herkes RP’ye onay verecekti. Zaten Refahyol eşittir RP idi.
Muhalefet Partileri mi? O da ne demek? İslamda muhalefet mi olurmuş? Muhalefet fitne demektir. MEDYA’ya gelince, ah o Medya yok mu o medya! Şu gazeteciler, muhabirler, kameramanlar, şu yazar-çizer taifesi, şu Medya patronları ne biçim mahlûklardı öyle? Hep yalan şeyler yazıyor, yalan ya da uyduruk haber yapıyorlardı. Bütün haberler, yorumlar ya çarpıktı, ya da düzmece! Üstelik bunlar MHALEFET ile bir olup sun’i (yapay) gündem yaratıyorlardı?!.
Şöyle olmuş, böyle olmuş; filan kişi şunu demiş, feşmekân bunu demiş. Ben Başbakan olarak bunların olmasına veya söylenmesine izin mi verdim ki, bunlar Medya tarafından yazılıyor, haber yapılıyor? Madem ki bunlardan benim haberim yok, öyleyse haber de yok!
Şimdi soralım, bu kafa, bu zihniyet kolay kolay değişir mi? Ancak Türk toplumu artık değişmek ve değiştirmek istiyor. TÜRKİYE bir değişim umudu peşine düşmüştür. Erken seçim de bu yüzden gündeme oturmuştur.
TÜRKİYE artık eski günler içinden çıkmak istiyor. Artık varmak istiyor çağdaş uygarlığa!
Hoşça kalın…

3 HAZİRAN – TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir