EY TARİH ŞAHİD OL!

EY TARİH ŞAHİD OL!

EY TARİH ŞAHİD OL!

Şahid ol ey Tarih ki, bu gidiş gidiş değil!
Ülkemde yine ortalık toz-duman… hava yine alabora… yine kurt izi it izine karışmış durumda…
Yine hırslar, ihtiraslar akıllardan bir karış değil, birkaç karış havada…
Puslu hava kurt kapanı kuranlar, bulanık suda balık avlayanlar hepsi, hepsi birbirleriyle yarışta.
İlke, inkılab, şeriat. Cumhuriyet, laiklik-maiklik, terör-merör, darbe-marbe, sap-saman, ak-kara hepsi karman-çorman.
Maşallah hepimiz sırasında attık mı mangalda kül bırakmayız. İlke ve inkılapçısı, şeriatçısı, Cumhuriyetçisi, Laikçisi, darbecisi, demokratı ve sosyal demokratı veyahut demokratik solcusu, şucusu veya bucusu! Her kimseniz, her neci iseniz? “A” partilisi, “B”, C, D, E ve daha bilmem ne partilisi? Her kimseniz ve her neci iseniz, her kimsek ve her neci isek? Hepimize ve herkese bir tek soru: BİZ NE İSTİYORUZ?
Biz değil miydik, büyük millet olduğumuzu, çağ kapatıp çağ açtığımızı okul kitaplarında ve attığımız nutuklarda cümle âleme ilan eden? Tarih boyunca onca devletleri, imparatorlukları kuranlar, üç kıt’ada at koşturanlar bizim atalarımızdı. O atalarımız ki nice medeniyetler kurmuş, biz de onların varisleri olmuştuk. Madem öyle, neden böyle?
O denli soylu bir tarihe sahipsek, nice medeniyetlere varissek, bunca umur görmüş bir milletin durmuş, oturmuş, süzülmüş, durulmuş olması gerekmez mi?
Yüz yıllardır, hadi elli yıldır diyelim demokrasi peşindeyizdir. Demokrasiyi savunuruz, böyle demokrasi olamaz diye birbirimize demokrasi dersi veririz; artık bu ülkede demokrasi var diye övünürüz. Tekelci organize güçler ve yarım yamalak seçim kanunlarıyla da olsa demokratik biçimde yaptığımız seçimler sonucunda hükümetleri kuran biz, daha ertesi gün bu hükümetleri de devirmek isteyen yine biz! İktidara bizim parti gelmişse herşey iyi, herşey mübah.
Aksi halde herşey tu-kaka. Muhalefetteyken arslan kesil, iktidara gelince ne yapacağını şaşır. Bereket versin zaman zaman işbaşına işbilir hükümetler ve devlet adamları gelmiş de bazı alanlarda çağdaş olma yoluna girmişiz. Bereket versin, herşeye rağmen bu millet, ümidini yitirmiyor, üretiyor, dışa açılıyor, ülkesine döviz kazandırıyor. Aslında bu başarılar bile sisteme rağmen oluyor, savurganlığa rağmen oluyor, bunca kırıp dökmeye ve son 20-25 yıldır anarşi ve teröre rağmen oluyor. Türkiye’nin %20-30 kapasite ile çalıştığına dair teşhisler de var. İşte bütün bunlara ve olup bitenlere bakarak TÜRKİYE NEREYE? diye soruyoruz.
Yıllar yılı şu terör belası için önlenemiyor diye soruyoruz. Bu bela, terör olmaktan da çıkmış, bambaşka bir şekil almış. İşin içine veya arkasına birçok yerli-yabancı kuruluş ve hatta birçok devlet girmiş. Terör-merör uğruna ölen, öldürülen, şehit olan hep bu ülkenin içinden. Dışardaki kamplara götürülen, eğitilip tekrar bu ülkeye eylem yap, öldür emriyle gönderilen çocuklar da yine bu ülkeden. Öldüren bizden, ölen bizden, şehid olan yine bizden. Dost-düşman ise seyirci. Kimi destekçi, kimi köstekçi. Baksanıza “Uluslararası Af Örgütü” dahi Türkiye’deki teröre destek veren senaryolar içindeymiş. Bu örgütün gerisinde ise İngiliz parmağı varmış.
Madem bunca sinsi oyunlar var? Madem dostumuz, düşmanımız pek belli değil. Kendi içimizde bu denli hır-gür, bu kadar itişip kalkışma niye?
Evet, sormak gerek, bu gidiş nereye?

9 EKİM – TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir