HABERLER’DEN ESİNTİLER

HABERLER’DEN ESİNTİLER

HABERLER’DEN ESİNTİLER

Yeni Diyanet İşleri Başkanı Mustafa Sait Yazıcıoğlu’na Atatürkçü geçinen bir gazeteci sormuş: -Siz, Anıtkabir’e gidiyor musunuz? Yazıcıoğlu cevap vermiş:
– Protokol icabı tabii… “Milliyet” Gazetesinin “Açık Pencere” adlı köşesinde çıktı bu haber.
“Soru”nun acayipliği bir yana. Yazıcıoğlu’nun cevabı Atatürk ilkelerine tıpatıp uygun… Yani ne yapmalıydı Diyanet İşleri Başkanı? Anıtkabir’e adak adamak veya şefaat dilemek için mi gitmeliydi? Sağlığında tekkeleri, türbeleri kapatan Atatürk, kendi türbesine yapılacak ziyaretin nasıl olmasını isterdi acaba?
XXX
Fethi Günesen ağabey, geçen gün soruyordu: “Telefon ne işe yarar?”
El cevap: Bizde telefon, insanın sabır ve tahammül gibi duygularını ölçmesine yarayan bir alettir. Ara sıra da konuşmaya yarar.
XXX
Geçen pazar gecesi, şehrimiz halkının birçoğu deprem olacak ihbarıyla evlerden çıkıp, saatlerce dışarıda kaldı.
“İhbar” resmi bir kaynak değil tabii ki. Çünkü depremi önceden haber veren alet henüz icat edilmedi. Peki öyleyse, kim veya kimler Tokat halkını ayağa kaldırdı? Acaba şöyle bir ihtimal var mı? Her mahalleye ikişer “mürid” salarsın. Her sokak başında iki evin kapısını çalıp, (bu gece şu saatler de deprem olacak) diye tantana yaparsın. Hatta kimilerini kan uykusundan uyandırırsın. Zaten Tokat, birkaç gündür ara sıra hafif hafif sallanıyordu. Ve eskaza o gece bir deprem daha olabilirdi. O zaman acaba diyoruz. Bu “gaipten bilicilik” taslayan biri veya birilerine mal edilerek, mesela “filan tarikat ehli ve falan şeyh hazretleri bildi” mi olacaktı? Bilmem siz ne diyorsunuz?
XXX
“Mezra”larda oturmayın; karakolu bulunan köylere, kasabalara gelip yerleşin; böylece eşkıya baskınına karşı korunun.
Bu sözler güneydoğudaki terör olayları üzerine Devlet’in çok yetkili bir ağzından söyleniyor. Mezralar, yaylalar, dağlar milli sınırlarımız içinde değil mi yoksa? Peki, eşkıya karakolu olan köye, kasabaya da gelirse, bu sefer de “oralarda oturmayın” mı diyeceğiz? Eşkıya, şehirleri de şöyle bir dolaşayım diyerek gezintiye çıkarsa, bu kez de vatandaşa “eşkıyanın gezdiği saatlerde siz gezinmeyin, yoksa güvenliğinizi sağlayamayız” mı diyeceğiz.

30 HAZİRAN – SESİMİZ GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir