“HALKIN PARASI HALKIN OLUR” mu?
ÇİLLER büyük vurgunu açıkladı. “Teşvik demişler. İhracat kredisi, yatırım kredisi demişler, vermişler. Nakit para ceplerine konmuş. Bütün nakit teşvikleri kaldırdım. (Halkın parası halkın olur) dedim. Herkesin yapabileceği bir şey değil bu. Cesaret ister.” dedi.
ERBAKAN da aşağı yukarı aynı şeyleri söylüyor. İktidarda olsun, muhalefette olsun hemen hemen bütün siyasilerimiz, şöyle böyle 30-40 yıldır, hep halk için, halkın mutluluğu ve refahı ve ülkemizin imarı uğurunda adeta çırpınıyorlar. İyi, güzel de bunca yıldır uzun boylu ne değişti? Dön, dolaş aynı dertler, aynı sorunlar ve aynı laflar…
Üstelik, son 30 yılın siyasileri, parti liderleri filan da pek değişmediğine göre; büyük vurgunların hesabını kim kime sormuş da, halkın parası halka iade edilmiş? (Halkın parası halkın olur) demek; halkın parası birileri tarafından gasp ediliyordu, şimdi edilmeyecek demektir. “Eşeğini kaybetmiştin, işte bulduk eşeğini… Hadi yine iyisin, bayram yap!” demek gibi bir şey. Bir eşeğimiz vardı, yine bir eşek var, ne değişti. Hem henüz bu bile garanti değil.
Hem sonra, vatandaşa rüya gibi anlatılan meşhur “adil düzen”den ne haber? Ne mektup, ne telefon maalesef hiçbir haber alamıyoruz. Demek ki işin aslı ya bir rüya, yahut bir masal imiş. İşte size başörtüsü, çarşaf ve bir torba erzak… Daha ne istiyorsunuz?
Bir zamanlar “ak günler ve hakça düzen” masalları anlatılırdı, şimdiyse ”adil düzen”!
“Başörtüsüne, çarşafa dokunan eller kırılır!”mış. Sanki dokunan varmış gibi?…
“İmam-Hatip Okulları Kapatılamaz!” Sanki kapatılıyormuş, yahut gerçekten kapatan varmış gibi?,,
Yıllardır bir başörtüsü davası, şimdi de “İmam Hatip” ve “Kur’an Kursları” teranesiyle kızılca kıyamet kopartılıyor. Meydan mitinglerinde yine aynı siyasiler ucuz kahramanlık peşinde şov yapıyor.
Ey benim garip vatandaşım,
Senin dinini, inancını kimse senden alamaz! Senin paranı, pulunu, emeğini çalabilirler; ama düşünceni, vicdanını ve ruhunu kimse çalamaz!.
Sen, de ki onlara: “Ben bin yıldır elhamdülillah Müslümanım; Güneşi ve ayı yeniden keşfedecek değiliz. Ben sizi avukat mı tayin ettim ki, güya benim dinimi ve imanımı kurtarma rolüne soyundunuz? Bana daha çok İmam- hatip, daha çok cami ve mescit vaat etmekle hayat standardımız mı yükseliyor, enflasyon mu düşüyor, ilim ve fennimiz mi ilerliyor? Ülkemiz mamur ve müreffeh mi oluyor?”
Evet, aynen böyle de… Bir de bunu dene… Bakalım ne cevap verecekler?!.
Hoşça kalın…
13 MAYIS – TOKAT GAZETESİ