By İLAHİ ADALET
Osmanlı’nın son zamanlarında, bilhassa Tanzimat hareketiyle başlayan modernleşme akımlarına, 74 yıllık Cumhuriyet’e, 50 yıllık demokrasi tecrübesine rağmen Türkiye’miz, hala kendine gelebilmiş değil.
İçeriden ve dışardan bir düşmanlıktır gidiyor ki, hiç sormayın. Haydi dışarıyı anladık; eski düşman dost olmaz, diyelim. Ya içerideki devlet düşmanlığına ne demeli? İçerideki yıkıcılar yetmezmiş gibi, yani yerli yıkıcı ve bozguncu taifesi azmış gibi; bir de dışardaki yerli yıkıcılar var. Bunlar nasıl etmişse etmiş, Avrupa’nın başta Almanya olmak üzere diğer gelişmiş ülkelerine yerleşmişler. Hristiyan Avrupa’nın kucağında beslenip İslamcılık ve Halifecilik oynuyorlar. Bun nasıl bir İslamcılık anlamak kabil değil.
Avrupalı bir takım siyasi gruplar ve bazı yazar-çizer ve sanatçı geçinen kişiler var ki kafalarını Türkiye ile bozmuşlar.
Bunlar hem kanlı terörü örgütü PKK’nın, hem de halk arasında “inanan-inanmayan” fitnesini çıkartan ve giderek azgınlaşan “irtica”nın destekçiliğine soyunuyorlar. Akıllarına esti mi, müfettiş edası ile Türkiye turu!? Niçin Türkiye de mesela Yunanistan değil, Çin değil veya Suudi Arabistan, veyahut İran değil. Türkiye bu kadar mı ucuz?
Bir de son günlerde “barış (!) treni” martavalı çıkarttılar. Neymiş, “1 Eylül, Dünya barış günü” imiş. Ee, Brüksel’den kalkacak bir trene doluşacak bir takım eski sömürgeci artıkları, Diyarbakır’da barış kutlaması yapacakmış. Sanki Türkiye, kendi vilayeti Diyarbakır ile savaş halindeymiş de zibidi takımı bizi barışa davet edecekmiş. Bereket versin, Türk kamuoyunun da tepkisiyle, T.C.Hükümeti sözde barış trenine giriş izni vermedi. Vermedi ama bazı kıytırıklar yine ülkemize giriş yapmış durumdalar. Bunlardan bir sarhoş, Atatürk havaalanında uçaktan inince, elindeki bira şişesini yere düşürüp üzerine basınca tepetaklak olup kafasını betona çarpmış ve kanlar içinde kalmış. Biz bir şey yapmadık; bu sadece ilahi adalet!.
Hoşça kalın…
31 AĞUSTOS – TOKAT GAZETESİ
