İMAR VE TARİH (2)

İMAR VE TARİH (2)

İMAR VE TARİH (2)

Dünkü yazımızda genel olarak, imar planları, 18. madde, tarihsel doku vb. konuları işlemiştik. Tarihi şehir, kasaba veya köy ne demektir, kısaca tarif etmiştik.
Bu açıdan şimdi biz yaşadığımız şehre bakalım. Ne görüyoruz penceremizden? Tarihi bir şehir, TOKAT.
TOKAT’ın tarihi bir şehir olduğunu yalnız biz demiyoruz; şehircilik uzmanları, tarihçiler, mimarlar da böyle söylüyor. Böylece Tokat’ın tarihi kimliği tescil edilmiş oluyor.
Buna bir itirazı olan var mı? Yok… Yok ama lafta yok. Bizim çoğu işimiz lafta ve kâğıt üstünde kalır. Böyle olduğunu şöyle anlayabiliriz.
Tokat’ı daha önce görmemiş, tarihe meraklı bir kişi gelse ve gezse şehrimizi, tarihi kimliğini öne çıkartacak bir izlenim edinemez. Yani sanmıyoruz ki böyle bir intiba alabilsin. Çünkü şehrimizde son 40 yıldır uygulanan imar planları ile, isterseniz buna plansızlığı ile diyelim, tarih namına ne varsa es geçmiştir.
Bir defa, tarihi mimari eserlerin tamir edilmesi, onarım ve daha teknik bir ifadeyle restorasyonu konusunda ciddi ölçülerde hiç çalışma yapılmamıştır. Bizde tarihi yapı denince, virane, yıkık bir yer akla gelir. Sanki böyle kalması veya olması normalmiş gibi. Bu sadece Tokat’a mahsus bir şey de değil. Ülkemizin genelinde böyledir. Hatta bu keyfiyet mazur gösterilir. Denir ki ülkemizde pek çok tarihi eser vardır. Bunların çoğu Vakıflar İdaresi’ne aittir. Vakıflar’ın ise bütçesi onları onarmaya yetmez, denir. Yetmez ya niye yetmez diye sorulmaz. Evet, yetmiyor. Madem böyle niçin başka bir formül bulmadık?
İhmal edilen, sahip çıkılmayan “TARİH”, sonunda ne olur? Viran olur, tarumar olur, talan edilir. Hatta tamamen yok edilir. Bir misal: TOKAT’ta, bundan 50 yıl öncesine kadar bilinen 40 tane tarihi çeşme vardı. Günümüzde kaç tanesi mevcut? Üç, bilemediniz beş tane. Bizim bildiğimiz suyu akan 3 tane tarihi çeşmemiz var; suyu akmayan, harap durumdaki çeşme ise 7-8 tane. Peki, gerisi nerede? Yok oğlu yok! Talan edilen Tarih!
Belediye olarak, hele hele eskiye, geçmişe bağlıymış gibi, o geçmişten kalan mirası da daha çok koruyacakmış gibi bir havayla işbaşına gelen bir Belediye olarak ne yapmalıydı? Bir tarih bilinciyle hareket edip, o tarihi çeşmelere ve daha onlar gibi nice viran olmuş tarihi esere sahip çıkmak değil miydi? Türbelere, bedestenlere, hanlara, tekke ve zaviyelere. Bunların sahipleri her kim ise, Vakıflar veya Kültür Bakanlığı? Bunlarla işbirliği yapmalı değil miydi? Bu meselede sivil toplum kuruluşları ve halkın desteğini istemesi gerekmez miydi?
Bir de ne duyalım? Bırakın, tarihi bir yapıyı veya mekânı kurtarmayı. Belediye bizzat tarihi eser yıkıyor? ÇAY HAMAMI bir gecede, gecekondu yıkar gibi Belediye tarafından yerle bir edilmiştir! Efendim mazeret hazır: 18. madde uygulanıyor, oradan yol-mol geçecekmiş. Ve güya ÇAY HAMAMI tescilli değilmiş. Hadi bakalım bu kimin kabahati? Onun ağzı dili var da “Beni tescil edin!” diye bağıracak.
Bunun ardından duyduk ki, bir mahalleye adını vermiş ünlü SOĞUKPINAR ÇEŞMESİ (meşhur ÇUKUR ÇEŞME) de sizlere ömür. Tarihi Kitabesi ile beraber kaldırılmıştır. Oradaki eski SOKU TAŞI da Belediyece götürülmüş. O dahi 18. madde kurbanı olmuş. Şimdi yerinde yeller esiyor.
Ne diyelim? Şimdilik el-insaf demekten başka…
Hoşça kalın…

2 OCAK – TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir