KADERCİLİK
“Ölene rahmet, kalan sağlar bizimdir.”
Bu slogan bizim gibi kaderci toplumlara özgü bir söylemdir. Doğal afetlerde olsun, yangınlarda olsun, trafik vb. olaylarda olsun aldırmazlığın, umursamazlığın ve bir ölçüde de çaresizliğin bir ifadesi olarak söylenmektedir.
Buna benzer, örneğin “Ne ucuz ne ucuz insan canı ucuz” gibi deyimler de, kendi hayatımıza da, başkalarının hayatına da fazla önem vermediğimizi anlatmak için söylenmektedir.
Eğer insan hayatına gerçekten önem vermiş olsaydık, başkalarının yaşama hakkına yeterince saygı duysaydık, başkalarının yaşama hakkına yeterince saygı duysaydık, bu kadar ucuza gider miydik?
İnsan hayatını değerli kılmak; hem bir gelişmişlik göstergesi, hem de bir hayat felsefesidir. Böyle bir felsefenin bir toplumda öne çıkması ve yaşama biçimi olabilmesi pek de kolay olmuyor. Hele hele herşeyi Allah’a havale etmek gibi bir kolaycılığa alışmış kaderci toplumlarda iş daha da zorlaşmaktadır.
Gelişmiş ülkelerle, gelişmekte olan veya geri kalmış ülkelerdeki doğal afet, trafik ve yangınlardaki ölüm oranları karşılaştırıldığında grafiklerin gelişmiş ülkelerin lehine çıktığını görmekteyiz. Bu tür hayat grafikleri, ‘çocuk ölümleri’, ‘iş kazaları’, ‘ortalama ömür süreleri’ vb. alanlarda da benzer sonuçlar vermektedir.
Son Bartın sel felaketi ve Adana depreminde meydana gelen can ve mal kayıpları, maalesef ilerisi için de aynı kayıpları vereceğimizin işaretidir. Adana ve çevresindeki depremin şiddeti 6.3 değil de 8 veya 9 şiddetinde olsaydı halimiz nic’ olurdu? 6.3 şiddetinde deprem Japonya’da her gün oluyor ama, onlara ne hikmetse hiçbirşey olmuyor. Çünkü tedbirini ona göre almışlar. Bundan birkaç ay önce Japonya’da 9 şiddetinde, A.B.D. San Francisko şehrinde de 8 şiddetinde deprem olmuş sadece birkaç binada çatlak görülmüştü.
Biz şimdi, deprem fay hatlarında yer alan şehirlerimizdeki binaları, apartmanları, gecekonduları ‘depreme dayanıklılık testleri’nden geçirsek, acaba bu yapıların yüzde kaçı 8 veya 9 şiddetindeki depremlerden ayakta kalacağı garantisi çıkardı? Sanırız %5 veya %10’u geçmezdi.
Şu durumda ‘bizi Allah korusun!’ demekten başka çaremiz var mı?
Görüyorsunuz sonunda işimizi yine Allah’a havale ettik.
Hoşça kalın…
1 TEMMUZ TOKAT GAZETESİ