KISSADAN HİSSELER

KISSADAN HİSSELER

KISSADAN HİSSELER

BİR ÂŞIK OL
Zamanın birinde, delikanlının bir tanesi kendi kendine şöyle düşünmüş: “Bu dünya boş. En iyisi mi bir tekkeye kapağı atayım, yan gelip yatayım.” Nitekim gidip bir tekkeye girmiş. Delikanlı bir müddet talim ve terbiye görmüş ama hiçbir ilerleme yok. Odunun teki. Ham bir meyve.
Durumu izleyen tekkenin şeyhi, delikanlıyı huzura çağırtıp demişki;
“- Sen hele git, bir âşık ol, ondan sonra gel!”
KISSADAN HİSSE
İyiliğe, güzelliğe ulaşmak için, olgunlaşmak için vesileler arayın. Allah’ın her ayeti bir vesiledir. Daldaki çiçek ayet, yerdeki böcek ayet, insan ayet, dünya ayet, kâinat ayet.
Allah’a ulaşmak için vesileler arayın. Düşünün, araştırın, çalışın, çabalayın. Sevgiyi arayın. Ama ham sofu, kaba sofu olmayın. Kuru ibadetle vakit öldürmeyin.


UYKUCU DEVE İLE KILAVUZ FARE
Bir zamanlar bir ülkede, kervancılarla diyar diyar dolaşan bir deve vardı. Uykuyu çok severdi. Kervancıbaşı ne zaman “Duuur!” diye bağırsa, hemen çöker, horul horul uyumaya koyulurdu.
Bir gün çöl ortasında bulunan bir vahada konakladılar. Tam dört saatlik bir dinlenmeden sonra kervan tekrar yola koyuldu. Uykucu deve, uyandığında kimseyi göremeyince şaştı kaldı. Uykuyu deve, çölün ortasında kimsesiz bir başına kalmıştı. Günlerce yürüdü yürüdü. Bir gün arkasında incecik bir ses duydu; konuşan minicik bir çöl faresiydi:
– Heey! Deve kardeş, nereye böyle?
– Sorma, dedi Uykucu Deve. Yolumu kaybettim.
– Yolunu mu kaybettin? Nasıl?
Uykucu Deve nasıl olduğunu anlatınca, fare, minik bir kahkaha attı.
– Hay hay hay! Vay uykucu vaay!
Uykucu Deve çok kızdı ama bir şey demedi.
– Gülüp duracağına yardım et bana, diyerek sitem etti. Zor durumda kalan biriyle alay etmek hiç de hoş bir şey değildir.
Koskoca bir devenin kendisinden yardım istemesi farenin hoşuna gitmişti. Gururlandı.
– Tabii… Ben buraları karış karış bilirim. Sana yardım edeceğim. Ve yola koyuldular. Fare, uykucu Deve’nin önünde yürüyor, kılavuzluk ediyordu. Şarkılar söyleyip deveyle alay etmekten de geri duymuyordu. Bir ara bir deve kıyısına geldiler. Fare birden durdu. “Ben bu dereyi nasıl geçeceğim şimdi?”diye düşünceye daldı. Uykucu Deve onun düşüncesini anladı hemen. Bu kez gülme sırası ondaydı.
– Ne oldu farecik, dedi. Niye durdun?
– Şey… Bu dereyi geçmek için bir köprü arıyordum.
Uykucu Deve Fare’ye “Sırtıma zıpla!” dedi. Fare zıpladı ve dereyi birlikte geçtiler.
KISSADAN HİSSE:
Uykuculuk ve tembellik, bir gün mutlaka çaresizlik getirir. Bir fırtına eser, çöldeki izler bile kaybolur. Çaresiz kalınır çöl ortasında. Ve o günedek hiç önemsenmemiş bir yaratıktan yardım istenir. O yaratık da yapar bir iyilik ama, böbürlenir durmadan. Bu dünyada ve hatta kâinatta herşey ve bütün varlıklar, birbirlerine bağımlı ve muhtaç. Öyleyse ne çok uykucu ol hayatta, ne de böbürlen!..
Hoşça kalın…

30 KASIM – TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir