KISSADAN HİSSELER

KISSADAN HİSSELER

KISSADAN HİSSELER

BİR TUTAM OT
Çölde bir macera başladı. Garip bir yolculuğa çıkmışlardı Öküz, Deve ve Koç. Bu çölü aşıp, Yeşillikler ülkesine gidecekler ve orada mutlu yaşayacaklardı. Öküzün söylediğine göre orada adı duyulmamış bitkiler vardı. Onları yiyen kolay kolay ölmezdi.
Yol uzadıkça uzuyor, çöl biteceği benzemiyordu. Bu arada Koç, sık sık:
“- Hey orada su gördüm” diye bağırarak koşuyor, ama gördüğünü söylediği yere varınca bunun bir serap olduğunu anlıyor, mahcup oluyordu.
Çölde tecrübeli Deve, serap konusunda Koç, Öküze bilginlik taslıyordu. Bir ara Deve, aniden durdu. Uzakta ota benzeyen bir şey görmüştü. İyice yaklaşıp serap görmediğine emin olduktan sonra otu Koç’a gösterdi.
– Bak orada bir ot demeti var, dedi. Serap değil, gerçek.
Koç, hemen otun yanına koştu. Otu tam midesine indireceği sırada Öküz bağırdı:
– Heey! Bu ne saygısızlık? Kendini tek başına mı sandın?
Deve de öküzü destekleyince Koç hemen çekildi otun başından.
Bu sırada Deve içinden “Ne yapsam da şu otu tek başına yesem?” diye geçiriyordu. Koç’u korkutup kaçırabilirdi ama, ya Öküz? Sipsivri iki koca boynuzu vardı Öküzün.
Geriye bir tek kurnazlık kalmıştı.
“- Durun arkadaşlar, dedi Deve. Burada tartışarak vakit kaybedemeyiz. Benim bir fikrim var. Aramızda en yaşlı kim ise otu ona bırakalım.”
Koç ve Öküz, razı oldular bu öneriye.
Koç: “-Aramızda en yaşlı benim. Çünkü İsmail Peygamberin yerine kurban oluşumdan beri Koçlar yeryüzünde otlayıp gezerler. Demek ki ot benim hakkım.” diye atıldı hemen.
Öküz bu sözlere bozularak; “-Hadi ordan sersem Koç!” diye böğürdü. “Ben senden daha yaşlıyım!”
Koç alayı alaylı: “-Yaaa? Sen hangi zaman da kaldın, söyle bakalım?”
Öküz: “-İlk defa Adem Peygamber tarlada çift sürmek için öküzlere boyunduruk vurmuştu. Ta o zamandan beri varız dünyada. Ot benim hakkım, anlaşıldı mı?”
KOÇ ile öküz birbirine laf yetiştirirken Deve sessizce otu yemeye koyuldu. Öküz ve Koç, onu görünce öfkeyle haykırdılar:
“- Heeeyyy ne yapıyorsun? Bizi lafa tutup açık gözlük yapıyorsun demek?”
Deve hiç aldırış etmedi. Otun hepsini midesine indirdi. Sonra da;
“- Bir kendinize bakın, bir de bana dedi. Bedenimdeki eğrilikleri görmüyor musunuz? Nice zamanlardan geçtim, ne badireler atlattım. Belli ki en yaşlınız bendim. Onun için otu ben yedim.”
Öküz ve Koç, Deve’nin bu pişkinliği karşısında apışıp kaldılar. Söyleyecek söz bulamadılar. Zaten söyleseler de boşunaydı. Çaresiz yola devam ettiler.
Kıssadan Hisse
Bir demet otu mideye indirmek için öküzle koça numara yapan deveyi anladık da ya deveyi hamuduyla yutanları?. Ve deveyi hamuduyla yutanları aval aval seyredenler?.. Öküzle koyun rollerinde sürü sepet gönüllüler?. Hayal tacirlerinin peşine takılıp koşuşmaktan usanmayanlar… Bir tarafta bir şeyleri deve yapanlar, öbür tarafta deve nalbanta bakar gibi bakakalanlar..
Vel’hasıl deve Kâbe’ye gitmekle hacı olmuyor…
Hoşça kalın..

9 ARALIK – TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir