KOLAYCILIK
Hepimiz ne isteriz? Daha iyi yaşamak… Bunu biraz açarsak, yeşil, temiz ve güzel bir çevrede, çok iyi bir konutta oturmak, çağın konforuna sahip olmak, devletin sağlık, eğitim ve hukuk hizmetlerinden en iyi şekilde yararlanmak, altımızda Lüks bir araba ile seyahat etmek vb. daha nice istek…
Bütün bu isteklerimizin yerine gelmesinde ülkemizin imkânlarının, sistem ve yönteminin belirleyici olduğunu da biliriz. Bu bilinçle yine hepimiz ülkemizin daha zengin, ordumuzun daha güçlü, devletimizin daha saygın, demokrasimizin de daha sağlıklı olmasını diler ve bekleriz.
Peki, bütün bunlar nasıl olacak? Yoktan var etmek ve almadan vermek yalnız Allah’a mahsus bir kudret olduğuna göre bu iş nasıl olacak? Bunun sihirli bir formulü de yok. Aslında sihirli bir formül yok derken, bu denklemin bir formülünün mutlaka bulunduğunun farkındayızdır. Üstelik teşhisler konmuş, tedavi reçetelerinin ne olması gerektiğinde az-çok genel bir uzlaşı (konsensüs) sağlanmış gibi gözükmektedir.
Ama hala bir “kurtarıcı” beklentisi de devam ediyor.
Hala olmamız gereken menzilin çok gerisindeyiz.
Hala bir çok alanda dünya ortalamasının bile altındayız.
Bazı sektörlerde gelişme ve dünyaya açılma kıpırtıları göstersek bile, hala eller aya, biz yaya esprisi konumundayız.
Hala, Tarihimizle barışık değiliz. Hala ilimle, irfanla pek aramız yok.
Hala enflasyon.. hala terör… hala trafik belası..
Ve dünyada fizik, kimya, iktisat, edebiyat ve barış dallarında en başarılı insanlara, yüzyıldan beri NOBEL ödülü dağıtılır. Adı sanı duyulmayan ülkelerden dahi bu ödülü alan var. Hala bizden şu meşhur NOBEL ödülünü alacak bir Allah’ın kulu çıkmaz…
Acaba neden? Sebeb belki de basittir. Kolaycılık!…
İşin hep kolayına kaçmışız. Ve kaçmaya da devam etmekteyiz. Ekmeden biçmek istiyoruz. Çilesini çekmeden dünyanın ve hatta ahiretin her türlü nimetine erişmenin peşindeyiz.
Devlet olarak kolaycıyız, birey olarak kolaycıyız, bürokrasi olarak kolaycı..
Siyasi Partiler kolaycı…
Seçim sistemimiz kolaycı, Eğitim sistemimiz kolaycı, Sağlık sistemimiz kolaycı…
Az çalışıp çok çalışmak, faiz ve rantiyeden beslenmek, kısa vadede, vole vurmak kolaycılığı…
Bizi bölmek ve yutmak isteyen emperyalizmin oyunlarını bozmak, tuzaklarına düşmek varken, günlük çıkarlar ve ihtiraslar yüzünden burnumuzun ucunu görememek kolaycılığı…
Oysa ki atalarımız “Zor işde hayır vardır” demişler. “Nefisinize zor gelen, ağır gelen şeyde bir hayır gizlidir” demişler.
Peki, bu ülkede herkes mi ve bütün kurumlar mı kolaycı? Hiç zor işe talip olanlar yok mu? diyeceksiniz.
Olmaz olur mu, var tabii.. Onları da başka bir sohbetimizde anlatırız inşallah.
Tekrar görüşmek ümidiyle hoşça kalın….
1 ŞUBAT – TOKAT GAZETESİ