MEDYA VE TÜRKİYE (4)
Ülkemizdeki gazete, dergi ve kitap satışlarından şöyle bir sonuç çıkıyordu; Toplum olarak okumaya pek teşne değildik. Bazı anketlerle kütüphanelere gelen okuyucu sayıları da bu sonucu doğruluyordu. Hulki CEVİZOĞLU’nun açıkladığı bir anket sonucu ise salonda şok etkisi yaptı. GAZİ ÜNİVERSİTESİ’nde yapılan bir ankete göre öğretim üyelerinin %21’i hiç kitap okumuyormuş. Bunda bir abartı olsa bile bir hayli düşündürücü değil mi?
Gezmeden seyyah, okumadan alim olunmaz” diye bir de atasözümüz var. Okumanın önemini biliyoruz, ama okumuyoruz. Rahmetli gazeteci-yazar Uğur MUMCU da “Fikir sahibi olmak için bilgi sahibi olmak gerekir” derdi. Bilgi sahibi olmaksa ancak okumak ve araştırmakla mümkün olabilirdi. Oysa medyamızın, daha doğrusu çok satılan ve çok seyredilen gazete ve TV’lerin toplumu bilgi sahibi yapmak, aydınlatmak adına fazla bir uğraş verdiği söylenemezdi. Magazin ve eğlence yanları ağır basıyordu.
Gazeteci-yazar Hulki CEVİZOĞLU, konferansın başında, “MEDYA’nın işlevi aktarmak mı, aydınlatmak mı olmalı?” diye sormuş, daha sonra TV’lere aften “Eğlendirmek mi, aydınlatmak mı?” şeklinde sorgulamıştı. “Haber yayını” adına “Şiddet”i, olayın şiddet yanını ön plana çıkartmak, bundan reyting ummak doğru muydu? Hele hele şiddet görüntülerinin çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini bir düşünelim… Haberciliğin yanısıra elbette magazin ve eğlence de olacak: MEDYA eğlendirecek, reyting yapıp reklam alacak. Bu tamam da, MEDYA aydınlatma görevini de unutmamalı!.
26 HAZİRAN 2003 Perşembe günü, GOÜ Konferans Salonunda, Saat:12.30’da başlayıp 15.00’de sona eren, seminer-konferans-sohbet karışımı, adeta bir “CEVİZ KABUĞU” programı yaşandı. Aslında şu ana kadar yazdığımızın çok daha ötesinde şeyler söylendi ve tartışıldı. Yazıyı daha fazla uzatarak köşe yazarlığı esprisine ters düşmemek için, söylenen ve tartışılan diğer konuların sade satırbaşlarını vererek yazımızı noktalamak istiyoruz.
4 TEMMUZ TOKAT GAZETESİ