MİLLET İRADESİ (3)
“Millet iradesi” dediğimiz kavram, birtakım siyasi küçük hesapların veya halkı pohpohlamanın illüzyonist aracı yapılamaz. Çok partili demokratik bir sistemde, parlamento aritmetiğini tayin edici ve belirleyici olan “Millet iradesi”, bir günlük macera sonunda işlevi sona eren bir nesne de değildir. Doğrusu budur ama, bu işte birileri nasıl bakıyor acaba?
Vatandaşın önüne “Seçim sandığı” konulunca, vatandaş bayram etmeli, “Vay be, ben neymişim!” demeli. Öyle ya, kapalı bölümde hazır bulunan birkaç listeden birine, daha doğrusu müşterek oy pusulasındaki çeşitli partilere ait Milletvekili listelerinden birinin yuvarlağına mühürü bastıktan ve pusulayı zarfa koyduktan sonra, büyük bir iş başarmanın gururuyla sandığa atmıyor mu? Ee, daha ne olacaktı? İşte ne heyecanlı bir macera! Bakalım günün sonunda o sihirli sandıktan ne çıkacak?
Artık seçmen vatandaş görevini yapmış olmanın hazzıyla evine dönüp veya bir “Cafe” ye girip seçim sonuçlarını TV kanallarından, tıpkı at yarışları gibi veya bir futbol maçı gibi merakla izleyecektir. Hele bir de oy verdiği parti, yarıştan birinci çıktıysa, değme keyfine. Neticede birileri Milletvekili olup gider Ankara’ya. Tabii gidiş o gidiş… Profesyonel particilerin ve delegelerin dışında onları bulabilene aşkolsun. Bir dahaki seçime kadar böyle gider. Başka türlüsü de olamaz zaten. Yani bizimkisinde olamaz. Yoksa işin aslı öyle değil.
İşin aslı, esası şudur ki “Millet iradesi”, bir günlük macera veya seçmene birkaç dakikalık figüran rolü oynatmak değil, uzun ve sürekli bir şekilde yönetime katılım demektir. Bu da mahallinden başlayan bir süreç olup “Katılımcı demokrasi” nin bütün unsurlarını içerir. İster özgür bir birey olarak, ister örgütlenmiş bireyler olarak… Sivil toplum örgütleri olarak… Yönetime bizzat katılarak, sorumluluğu paylaşarak, hak ve ödevlerinin ne olduğunu bilerek… Düşünerek, irdeleyerek, çalışarak, üreterek sağlanan demokratik katılım sonucunda “Millet iradesi” nin tecellisinden bahsetmek mümkün olur. Demek iş, bizim elimizde, beynimizde ve vicdanımızda yaşayan bir olgudur. Süreklilik arzeder. Elbette ki böyledir. Hiç, “millet iradesi” kavram ve olgusu, memleketin kaderini belirleyen çok önemli bir kavram, 3-5 dakikalık bir seansla geçiştirilebilir mi?
Konumuza devam edecek. Hoşça kalın…
1 TEMMUZ – TOKAT GAZETESİ