MİLLET İRADESİ (5)
Şimdi burada bir “U” dönüşü yaparak yine “SANDIK” başına gelelim. Sandık başına oy kullanmak üzere geldik. Sıramız gelince, görevliden mührü alıp kapalı bölmeye girdik. Burada yapabileceğimiz tek şey, eğer son anda bir karar değişikliği yapmazsak, daha önce aklımıza koyduğumuz siyasi partinin listesine mühürü basmak olacaktır. Yani ne yaptık? Parti seçtik. Oysaki bu seçimin adı “MİLLETVEKİLİ SEÇİMİ” dir.
Diyeceksiniz ki şimdi, “Canım o parti listesi zaten milletvekili adaylarından oluşmuyor mu?” Evet, sizin liste oluşumunda bir rolünüz olsaydı tamamdı. Ama rolünüz yok, o listeler sizin, yani geniş ifadesiyle kamuoyunun dışında oluşmuştur. Partilerin genel merkezlerinde kapalı kapılar arkasında cereyan etmiştir. Şayet daha önce bir ön seçim yapılmışsa (ki, son birkaç seçimdir hiçbir parti, ön seçim yapmıyor) ve siz o partinin bir üyesi iseniz, eh birazcık rolünüz olmuştur. Yok eğer kısmi ön seçim yapılmışsa, sadece bir partinin yönetiminde görevliyseniz rolünüz süz konusudur. Değilseniz o da yok.
Şimdi bunları bırakalım, yine sandık başında kapalı bölmeye girelim: Önünüzde 9 partilik birleşik oy pusulası varsayalım. İlinizde 7 milletvekili seçilecek olsun. O dokuz parti listelerindeki isimlerden karma bir liste yapma hakkınız var mı? Yok! Herhangi bir aday üzerinde tercih yapma hakkınız (bir geçmiş tarihte vardı), şimdi bu da yok!
Burada üzerinde asıl durmak istediğimiz bir husus da şudur: Parti taassuku. Allame-i cihan olsanız seçim şansı şöyle biraz daha fazla olan bir partiden aday olabilmeniz için yine de şansınız yok. Evvela sizin bir partizan olacağımızdan emin olmaları lazım. Hem de iyi bir partizan. Partiyi bir araç değil, amaç bilmeniz gerek. Partinin, daha doğrusu partinin gedikli kadrosunun çıkarlar mı, icabında memleketin çıkarının da önünde tutacağınıza dair bir imaj çizmeniz beklenir. Bizdeki siyaset oyununun bir kuralı da budur.
Peki, gelişmiş bir demokraside bu işler nasıl oluyor? Bunu da inşallah başka bir dizi-yazımızda işleriz.
Biz bugün, sona erdireceğimiz dizi-yazımızda şunu irdelemeye çalıştık: “Sandıktan çıkan milli irade”, “Seçimle tecelli eden halk iradesi”, “Millet iradesi” vb. tumturaklı deyimlerle ifade ettiğimiz ve partimizin işine nasıl gelirse öyle yorumladığımız seçim sonuçlarıyla iş bitmiş olmuyor. “Millet iradesi” öyle sanıldığı gibi, alelacele vatandaşın önüne konan sandıklardan ibaret olamaz.
Hoşça kalın…
3 TEMMUZ – TOKAT GAZETESİ