MİLLİ HAFIZA VE KAVRAM KARGAŞASI

MİLLİ HAFIZA VE KAVRAM KARGAŞASI

MİLLİ HAFIZA VE KAVRAM KARGAŞASI

“Efendiler, bu beyanatımla, millî hayatı hitam bulmuş farz edilen büyük bir milletin; İstiklalini nasıl kazandığını ve ilim ve fennin en son esaslarına müstenit, milli ve asri bir devleti, nasıl kurduğunu ifadeye çalıştım.”
“Bugün vasıl olduğumuz netice, asırlardan beri çekilen milli musibetlerin intibahı ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.”
Yukarıdaki cümleler, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, 1927 yılı, TBMM’nin açılışında T.C Devleti’nin Milli Mücadele’den itibaren nasıl kurulduğunu anlattığı, belgelerle beyan ettiği bir devrin hikayesi olan “NUTUK” adlı eserinden aynen aldığım sözleridir.
Bu sözlerinden sonra “Bu neticeyi, Türk gençliğine emanet ediyorum.” cümlesi ve bunun ardından da “Ey Türk Gençliği” diye başlayan, bir vasiyet hükmündeki gençliğe hitabesiyle “NUTUK” sona ermektedir.
ATATÜRK’ün yukarıdaki sözlerindeki anlam yüklü bazı ifadeler bilhassa dikkati çekiyor: “milli hayatı hitam bulmuş”, “İlim ve fennin en son esasları”, “milli ve asri bir devlet”, “asırlardan beri çekilen milli musibetlerin intibahı”, “kanların bedeli”…
Bu ifadelerin ne anlama geldiği açıktır. Büyük bir millet canını dişine takıp istiklalini kazanmıştır, milli ve asri bir devleti ve Cumhuriyeti kurmuştur ve büyük bir inkılab geçirmiştir ama, bu netice nelerin bedelidir?
Bu netice, nice zamandır çekilen milli musibetlerin intibahı ve vatanın her köşesini sulamış kanların bedelidir. Sözlerin anlamı bellidir. TARİH bizi terbiye etti. Çekilen onca mihnet ve sıkıntının, başa gelen nice belanın harekete getirdiği bir intibah (uyanıklık, uyanış) söz konusudur. Ve bu topraklar, her köşesi şehitlerin kanlarıyla sulanarak, çok büyük ve kutsal bir bedel ödenerek vatanlaşmıştır.
Bugün bunları niye yazdık? Siz sayın okurlarımızın duygu ve düşüncelerine tercüman olmaya çalışmak bize düşen bir görevdir. İtiraf etmek gerekirse biraz unutkan bir millet olduk. Oysa ki insanlar, toplumlar ve milletler hafızaları ile yaşarlar. Biz bu köşede daha çok yerel konulara ağırlık vermekteyiz. Doğrusu budur; çünkü gazetemiz yerel bir gazetedir. Ancak ne var ki yerellik de nihayet, ülkesellik ve hatta evrenselliğin bir parçasıdır. TOKAT, T.C Devlet’in bir vilayeti, bizler de Türk Milleti’nin bir parçasıyız. Türk Milleti de en nihayet tüm insanlık camiasının bir parçası değil midir?
TOKAT’ın ve Tokatlı olmanın kendine has yerel gündemleri olmakla beraber, TÜRKİYE’nin tartışılan ve gündemine çıkan konuları da, DÜNYA’nın birçok evrensel sorunları da hepimizi etkisi altına almaktadır. Bunlardan kendimizi soyutlayamayız.
Mesela ülkemizde bir kavram kargaşası yaşanıyorsa, hem de bu kargaşa uzun bir zaman diliminde devam ediyorsa, hatta bir kaosa dönüşme eğilimindeyse, bunu yok farz edip, kendimize fildişinden bir kule yapıp orada oturamayız.
Sap-saman birbirine karışmıştır. Osmanlılık, Cumhuriyet, İnkılap Atatürk, Atatürkçülük, Devrimkule yapıp orada oturamayız.
Sap-saman birbirine karışmıştır. Osmanlılık, Cumhuriyet, İnkılap Atatürk, Atatürkçülük. Devrimcilik, Milliyetçilik, Laiklik, İslamiyet, Demokrasi ve bunlar gibi kavramları her isteyen bir yana çekmekte, zihinler gittikçe karışmaktadır.
Yok Laik kesim şunu dedi, yok İslami kesim bunu dedi gibi tartışmalar… çağdaş, tutucu, ilerici, gerici gibi sıfatlar… İnananlar-inanmayanlar gibi ayrımlar… ehl-i iman- ehl-i küfür gibi zıtlıklar her gün çeşitli kanallardan, siyasi arenadan, sağdan soldan, hatta cami kürsülerinden pompalanmakta, kafalar iyice karıştırılmaktadır. Niçin? Evet, niçin? İlk soru bu olmalı.
Hoşça kalın…

13 EKİM – TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir