“Milliyet –TIR” VE TOKAT… (2)

“Milliyet –TIR” VE TOKAT… (2)

“Milliyet –TIR” VE TOKAT… (2)

“MİLLİYET-TIR” şehrimizde iki saat kadar kaldı. Ekipteki beş yazardan ağırlık, Hasan Cemal’le Meral Tamer’in üzerinde toplanmıştı. Biri ‘dert babası’, biri de ‘dert anası’ olmuştu. Bu ikisinin masasında ve çevresinde yer bulamayanlar, derdini söylemek ya da görüş bildirmek için diğer üç yazarın yanına gidiyordu. Gerçi orada öyle aman aman denilecek bir kalabalık yoktu. Merak saikiyle biraz takılıp ayrılanları da saysak, MİLLİYET-TIR’ın ziyaretçisi, toplam 200 bilemediniz 250 kişi kadar olmuş olabilir.
Bir ara TIR’ın seti cıvıl cıvıl çocuklarla doldu. Bunlar TEMA logolu gömlek giymiş, TEMA’nın TOKAT Temsilciliği’nin üyesi çevreci çocuklardı. Gelir gelmez hemen Yavuz Baydar’a Tokat’ın ÇEVRE SORUNLARINI anlatmaya başladılar. Onlar hayatın tazelenen gücüydü. ‘Sorunların çözüm güvencesi de biziz” dercesine pozitif enerji verdiler.
Bizim masadaki dert dinlenme tansiyonu giderek yükselince Hasan Cemal bayağı bunaldı. ‘Bunlara ben çözüm bulacak değilim, benim işim yazmak’ dedi. Hatta ağzından ‘ben ne b…yiyim’ lafı dökülüverdi. Bu arada ben kendi kendime “Hasan Cemal, MARKO PAŞA rolüne mi soyundu yoksa?” diye düşündüm. Bir Osmanlı hekimi ve devlet adamı olan MARKO PAŞA, kendisine iş için başvuran öğrencilerinin ve hekimlerin dertlerini sabırla dinler veya dinler görünür, bir sonuca bağlamaksızın lafı değiştirirmiş. “Derdini Marko Paşa’ya anlat” deyimi de günümüzde “Senin derdin beni ilgilendirmez başkasına anlat” anlamında kullanılmaktadır. Bu esprimizden ‘Hasan Cemal, Marko Paşa’ya benziyor anlamı çıkarılmasın.
“MİLLİYET EKİBİ TOKAT için ayırdığı zamanı doldurunca yazarların bindiği minibüsü ORDU’ya uğurladık. Arkasından da TIR hareket etti. Ertesi gün ilk işimiz ‘Ne yazmış?’ merakıyla bir “MİLLİYET” almak oldu. 23 AĞUSTOS 2003 tarihli MİLLİYET’in sayfalarını çevirip 14. sayfadaki Tokat haberlerini bulduk. Beş yazarın beş parsele böldüğü sayfada, ‘Bir dokunduk bin ah işittik…’, ‘Vurguncuya oy gitmez buradan’, ‘4 kişiden biri polis’, ‘siyasiler bize kıtlık getirdi’, ‘Tokat’lar diyarında’ başlıkları altında ilginç vurgulamalar ve dikkat çekici spotlarla donatılmış haber ve yorumlarla karşılaştık. Ne hikmetse bir kare resimde yer alan biz de, gazeteci kimliğinden çıkıp tarımla uğraşan biri oluvermişiz (resimdeki alt yazıya göre). Söylemimiz ise haber içeriğinde ismimiz olmaksızın birkaç kelimeyle geçiştirilmiş, Hasan Cemal tarafından. Böylece tüm iyi niyetli yaklaşım berhava edilmiş. Neyse bunu bir kalem geçelim.
Esas ‘bam teli’, çok talihsiz bir şekilde ve de basın ahlakı (gazeteciliğin vazgeçilmez ilkeleri) ile asla bağdaşmayacak bir densizlikle, Meral Tamer’e ait ‘Siyasiler bize kıtlık getirdi…’ başlıklı bölümde tınlatılmıştı. Meral Tamer aynen şöyle yazmış: “… Peki ya Tokat’a özel olanlar” diye sorduğunda, erkek kalabalığından ‘üniversite’ yanıtı geliyor. Bu araya bir spot (ara başlık) konmuş “F… YUVASI!” Bu spotun altında ‘Ellerinden gelse 9 yıl önce açılan Tokat Gazi Osman Paşa Üniversitesi’nin kapısına kilit vurduracaklar. Döküm fabrikasından emekli Cemal Taş, yüzünü buruşturarak ‘Üniversite f… yuvası’ diyor öfkeli öfkeli.” İşte aynen böyle, çok üzücü ve çok sakıncalı bir durumla karşı karşıya kalınmıştır. Öyle ki tüm Üniversite camiası ve tüm TOKAT ‘nefsi müdafaa’ durumundadır.
Biz kendi nefsimize ve TOKAT Gazetesi adına tertemiz bir bilim yuvası olan Üniversitemize atılmak istenen çirkin iddia ve iftirayı reddediyor ve şiddetle kınıyoruz.
Hoşça kalın…

27 AĞUSTOS TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir