POLİTİKA KAZANI

POLİTİKA KAZANI

POLİTİKA KAZANI

ANKARA’da yine neler oluyor? Kaynayan politika kazanında ne pişiyor acaba? Belli değil. Normal süresinin bitimine (1) yıl (6) ay (15) gün gibi uzunca bir zaman daha varken TBMM (449) kabul oyu ile 3 KASIM’da SEÇİM yapılmasına ve kendisini yenilemeye karar vermiştir. TBMM, bu kararı 3 AĞUSTOS’ta almış, milletvekili aday adayları arasında eğilim yoklamaları veya ön seçim vb. yöntemlerle bir sıra yarışı olmuş ve sonuçta siyasi partilerin aday listeleri ve bağımsız adaylar kesinleşip ilan edilmiş, seçime giren 19 siyasi partinin liderleri seçim bildirgelerini açıklamış, propagandalar ve meydan mitingleri başlamış, piyasalar 3 KASIM’a kilitlenmiş, Yüksek Seçim Kurulu sandıklara atılacak oy pusulalarını matbaaya (basıma) vermiştir.
Bugün ne oldu? Daha doğrusu 3 Ağustos’tan bugüne politika kazanının içine neler atıldı, neler kotarıldı? Şu geçen iki ay içinde ne oldu ki, 3 AĞUSTOS’ta erken seçim önergesine “EVET” diyen 449 milletvekilinden bugün neredeyse yarıya yakını (Dün itibariyle bu sayı 204 diye geçiyordu.) “HAYIR” diyor. Yani aradan iki ay geçmeden kendi kararlarına ters düşen bir konuma geçip erken seçim kararını iptal ettirmenin peşine düştüler? Evet ne oldu? Şu iki ay içinde ülkemiz adına olağanüstü ne oldu? İç ve dış durumlar. İki ay önce ne ise şimdi de aynı. Değişiklik şu ki TÜRKİYE 3 KASIM seçimine koşullandı. Bir de ne oldu? Milletvekili aday listeleri 16 EYLÜL’de YSK tarafından ilan edildi. Yani listelere giren milletvekilleriyle giremeyenler, girenler içinde de seçilebilecek sıralarda yer alanlar belli oldu.
Sonra ne oldu? Listelere girmeyen veya listelere girseler bile seçilebilecek noktalarda yer alamayanlar küstü. Kendilerine haksızlık yapıldığı, değerlerinin bilinmediği sanısıyla karşı bir cephe oluşturdular. Bizim bu yazıda asıl değinmek istediğimiz konu da bu zaten. Medyada “KÜSKÜNLER” diye anılan sayın Milletvekilleri, 18 NİSAN 1999 seçimlerinde oyunun bilinen kurallarına göre milletvekili olmamışlar mıydı? Bugün de aynı kurallar geçerli değil mi? Oyunun kurallarını beğenmiyor idiyseniz, şimdiye dek bunları değiştirmek için niçin herhangi bir girişimde bulunmadınız? Şimdi bu tavırlarının ciddiyetle bağdaşır bir yanı var mıdır?
Maç başladıktan sonra oyunun kuralları değiştirilebilir mi?
Ve yine soruyoruz ki siyaset, politika, çeşitli siyasi görevler ve özellikle milletvekilliği ve parti liderliği görevleri profesyonel bir meslek midir, yoksa maddi bir karşılık veya birtakım çıkarlar beklenmeksizin ülkesine ve topluma özveri dolu gönüllü, birikimli ve nitelikli insanların belirli ve geçici sürelerde yapacağı onurlu bir görev midir? MİLLETVEKİLLİĞİ ve parti liderliği PROFESYONEL BİRER MESLEK DEĞİLDİR. Sadece yukarıda tanımladığımız şekilde yapılması gereken onur görevleridir. Bu böyle biline…

2 EKİM TOKAT GAZETESİ

administrator

    Related Articles

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir