RAHAT DURMAYANLAR (3)
T.S.K’nın ‘12 EYLÜL’ operasyonu zorunluydu, başka çare kalmamıştı. Koskoca bir ülke bilinmez bir kaosa sürükleniyordu. Günde 15-20 kişi teröre kurban gidiyor, sağcı-solcu diye gençler birbirini vuruyordu. Yasadışı bir takım örgütler şehirlerde ‘kurtarılmış bölgeler’ ilan ediyordu. Kaldırımlar bile sağcı-solcu şeklinde parsellenmişti. Siyasi partiler ve siyasetçiler de uzlaşmaz tutumları ve taraf olmalarıyla bölünme ve kamplaşları azdırıyordu. Bütün bunlar yetmezmiş gibi sahneye bir de ASALA adıyla ermeni bir terör örgütü çıkmış, dış ülkelerde habire diplomatlarımızı öldürüyordu. TBMM ise içinden bir Cumhurbaşkanı bile seçemiyordu.
Kısacası kimse yerinde rahat durmuyordu. Herşeye rağmen sessiz bir çoğunluk olayları ibretle seyrediyor ve bir ‘kurtarıcı’ bekliyordu. Millet çoğunluğunun sağduyusu, T.S.K.’nın yönetime kolayca ve kansız el koymasının en büyük dayanağı olmuştu. T.S.K., asli görevini unutmadan ve her an kışlasına dönme niyetiyle direksiyona geçmişti. Nitekim de öyle oldu; yeni ANAYASA’nın ‘Dayanışma Meclisi’nce hazırlanması ve halkoylamasıyla kabulünden sonra, 1983 yılında genel seçimlere gidildi. Turgut ÖZAL’ın lideri olduğu ANAVATAN PARTİSİ tek başına iktidar oldu. Başbakan olarak Turgut ÖZAL’ın kurduğu Hükümetler iki seçim dönemi boyunca, bilhassa ekonomik ve sosyal alanlarda birçok ‘reform’ denebilecek değişim ve gelişimi gerçekleştirdi.
‘12 EYLÜL YÖNETİMİ’nde Devlet Başkanı olan Genel Kurmay Başkanı Org. Kenan EVREN, 1982 yılında yeni ANAYASA’NIN kabulü ile beraber Cumhurbaşkanı seçilmişti. Kenan EVREN Cumhurbaşkanı, Turgut ÖZAL Başbakan… İşler hiç de fena değildi. İşte biz böyle düşünürken, ülke çapında şok etkisi yapan bir olay cereyan etti. 1984 yılı AĞUSTOS ayının sıcak bir akşamında herkes rehavet içindeyken,
P.K.K diye bir örgüt, Güneydoğu’da ERUH ilçe merkezini basmıştı. Bu da nesiydi? ’12 EYLÜL’ün birinci gerekçesi ve hedefi, anarşi ve terörü bitirmek, kökünü kazımak değil miydi? Öyleydi ama terör, bu kez kılıf ve içerik değiştirip geri dönmüştü. 3-4 yıl süren rüyadan bir karabasanla uyanmıştık.
Dört yıllık bir tatilden sonra geriye dönen terör, eskisine göre çok daha acımazdı. Köy-kasaba basıyor, kadın-erkek, yaşlı-genç, çoluk-çocuk demeden öldürüyordu. Güneydoğu sınırlarımızdaki karakolları basıyor, yollara mayın döşüyor, yok kesiyor, şantiye baskınlarında işçi ve mühendis öldürüp iş makinelerini yakıyor, zaman zaman öğretmenleri de öldürüyordu.
P.K.K. terörün siyasi maksadı belli olmuş, bunu ilan da etmişti. Eylemleriyle kısa zamanda 11-12 ilimizde etkili oldu. Etnik ırkçılık ve ayrımcılık yoluyla, terörün de en şiddetli yöntemlerini kullanarak, TÜRKİYE’Yİ bölüp sözde bir Kürt devleti kurmaktı gayesi. İçeride ve dışarıda siyasi destek de buluyordu. Emperyalizm acımasızdı. ASALA’ya göz yuman emperyalizm, bu kez PKK’ya göz kırpıyordu. PKK’nın sempatizanları, 1987 seçimlerinde Halkın Emek Partisi (HEP) adayları olarak SHP listelerinden Meclis’e girmiş ve orada bölücü niyetlerini açığa vurmuşlardı.
Devam edecek. Hoşça kalın..
14 TEMMUZ TOKAT GAZETESİ