RAHAT DURMAYANLAR (4)
Bölücü örgüt, vur-kaç taktikleriyle dağdan dağa, il il dolaşıp duruyor. Önce güneydoğu illeri, sonra bütün doğu ileri, daha sonra Hatay, Adana, Mersin… Ve bugün Doğu ve Orta Karadeniz illeri… İstanbul zaten merkez üssü gibi dağ kadrolarını besliyor. Zaman zaman da İzmir’de; Manisa’da ve Antalya’da eylem yapıyor. Örgütün sempatizanı ve destekçisi bazı kuruluşlar ise başkent Ankara’da yıllık kongrelerini yapıyor.
14 yıldır bitmeyen bir mücadele… Neden bitmiyor? Veya bitirilemiyor? Az-buz değil, asker-sivil, jandarma-polis 5-6 bin şehit… Bir bu kadar da gazi… Karşı taraf da bugüne dek 25 bin dolayında zayiat vermiş. Ancak örgüt, ölen elemanların yerine yenilerini bulmakta ve cepheye sürmekte pek de sıkıntı çekmiyor. Finans kaynağı: Dış destek, uyuşturucu, kaçakçılık, haraç vs… Bunda da sıkıntısı yok.
Yalnız PKK’mı? 12 EYLÜL 1980 öncesinin diğer terör örgütleri de birer-ikişer hortlayıp sahneye çıktılar: DHKP-C, TİKKO, DEV-SOL DEV-YOL, ML-SPB vb. Bunlardan kimisinin dağ kadroları da var. 12 EYLÜL öncesinden farklı olarak, bütün bu yasadışı örgütlerden başka son yıllarda bazı dinci terör örgütleri de sahnedeki yerlerini aldılar. Sanki bir oyun sergiliyoruz.
Ülkemiz, olmuş sanki bir terör pazarı. Seç seç al. Zaten alıyorlar da… SURİYEPKK ve YUNANİSTAN-PKK işbirlikleri yıllardır açıkça sürüyor. Batılı emperyalist güçler de işin içinde. İran, Ermenistan, Irak ve hatta Rusya bile devrede. Daha başkaları da var, ama saymaya gerek yok. Zaten saysak ne olacak. Bütün bu destekçilerin ajanları ülkemizde cirit atıyor. Batılı insan hakları örgütleri ve Avrupa Parlamentosu’nun temsilcileri de sık sık teftişe geliyorlar! Tabii Türkiye’yi teftişe… Terörist örgütler teftiş dışı… Onlar insan haklarını ihlal etmiyorlarmış!
Peki, bütün bu ‘ahval ve şeriat’ karşısında ne yapabiliriz? Karşımızda yedi düvel, sinsi, gizli açık bir savaş yürütüyor.
Devam edecek. Hoşça kalın…
15 TEMMUZ TOKAT GAZETESİ