SANIK SANDALYESİNDE BİR GÜNAH KEÇİSİ (1)
“TÜRKİYE’nin ermeni soykırımı ile suçlanmasına tepki olarak FRANSA’ya nota verdik.”
Nota’da, Fransız Parlamentosu’nun sözde Ermeni soykırımı tasarısını kabul etmesinin Ermeni terörünü tekrar alevlendireceği belirtilerek, diplomatlarımızın daha iyi korunmasını istedik.
Başka ne yaptık? Halkı Fransız markalı malları satın almamaya çağırdık. Ayrıca vaktiyle Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta aldıkları dersi Fransızlara hatırlattık.
Fırtına kopartan tasarıyı, Fransız Parlamentosunda 30-40 kadar sosyalist milletvekili hazırlayıp kabul etti. Hani bunlar sosyalist ya, sanırsınız ki meseleyi güya insancıl düşüncelerle gündeme getirdiler. 500’den fazla milletvekili de sosyalistlerin bu işgüzarlığına seyirci kalarak olaya ortam hazırlamış oldular.
‘İnsancıl bir yaklaşım’mış… ‘İnsan hakları’ imiş… Bu tür gerekçelerin olayın esası ile hiç alakası yok! Zaten ortada bir olay da yok, yani Ermeni soykırımı diye tarihte, bizim tarihimizde bir olay çok. Çok şükür atalarımızın böyle bir sabıkası hiç olmadı.
Ama Fransız tarihini, Batı’nın sömürgecilik tarihini şöyle bir karıştırırsak pek çok sabıka bulmamız işten bile değil. Asıl katliamı Afrika’da, Asya’da, Amerika’da yerli halklara karşı kimlerin yaptığı malum.
Fransızlar’ın Almanlar’ın, İngilizler’in ve diğer Avrupalı sömürgecilerin yaptıkları gaddarlık ve zulümleri Tarih’te hiçbir ulus yapmamıştır. Hele Türk Ulusu asla!
Peki niye böyle oluyor? Günah keçisi gibi hep biz suçlanıyoruz? Hep biz sanık sandalyesine oturtuluyoruz? Niçin grup dururken ikide bir bize bir takım buyurganların ‘Sanık ayağa kalk!’ sesleriyle irkiliyoruz?
Devamı yarın. Hoşça kalın…
5 HAZİRAN TOKAT GAZETESİ