SİNSİ SENARYO
“TÜRKİYE’de kamuoyuna olağanüstü bir tedirginlik sunuluyor. Devlete saldırı had safhadadır. Toplumun yaraları sarılacağına kanatılıyor. Büyük sermaye, emrindeki basın ve sendika ağalarıyla bir “müdahele” ortamı yaratmaya çalışıyor. Toplum, medyanın hengemonyasına sokuluyor. Siyasiler de bu oyunda yer alıyor.”
Yukarıya aldığımız görüşler için, yok böyle bir şey diyebilir miyiz? Eğer böyle diyorsak, iki ihtimal vardır bunda. Ya herşeye boşvermiş bir gamsızlık, yada medyatik esaret. Sonuçta iki ihtimal de birbirinden beter.
Ülkemiz üzerine oynanan büyük bir senaryonun olduğu ortada. Bir değil, belki birçok senaryo var. Biri tutmazsa, öbürü hemen sahneye sürülüyor.
Bu senaryoların yapımcıları ve yönetmenleri, geçmişte olduğu gibi yine BATI patentlidir. Bugün Batı’da Türkiye’nin tarihi yeniden yazılmakta, geleceğine ipotek konmaktadır.
Bu sözde Tarih kitaplarında, Türkiye’de bugün iki halka bir devlet kurulmasından, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin farklı etnik damgalı özerk bir yapıya kavuşturulmasından söz edilebilmektedir. İngilizi, Fransızı, Almanı, İtalyanı bir araya gelip Türkiye’ye karşı koro halinde “İnsan Hakları” söylemini baskı yaparak tekrar edip durmaktadırlar.
BATI’nın maşası yine YUNAN’dır. Yunan’ın “megalo idea” sı yine gündemdedir. Rusya, Ermenistan ve Suriye yapmış olduğu anlaşmalarla Türkiye’ye gözdağı vermektedir. Yunanistan, karasularının 6 milden 10 mile çıkartmak için fırsat kollamaktadır. Vaktiyle 3 mil olan karasularını oldubittiye getirip 6 mile çıkartmış ve Türkiye göz yummuştu. Karasularının 10 mile çıkması ise ülkemiz için Ege’de denizin bitmesi demektir.
ABD.’nin Ortadoğu üzerindeki uzun vadeli hesapları ve çıkarları için neler yaptığı ortada. Rusya pusuda. İran, Tarih boyunca güven vermeyen komşu. Irak hep problem. Suriye ise, gözü Hatay ilimizdeki terörist besleyen bir acayip komşu. Şimdi bir an durup düşünelim, geriye ne kaldı?
Ve içerde, dış destekli bir terör belası… Yıllar yılı sürüp gelen bu belaya karşı adeta şerbetlenmiş gibiyiz. Ancak bunun nereye varacağı da pek belli değil. Uzun vadeli bir plan. Aslında bu planın hedefi belli olmuştur: Türkiye’yi bölmek ve Tarih’e gömmek. Küçük küçük devletçikler haline getirip, hem ileride karşılarına çıkabilecek kudretli bir Türkiye’den kurtulmak ve hem de zengin doğal kaynaklarını ve geniş insan gücünü sömürmek.
Bu planı görmemek için ya gafil, ya da hain olmak lazım. Peki durum-vaziyet bu denli nazik iken içerideki bu sönmeyen fitne neyin nesi? Bunu da yazarız inşallah.
Hoşça kalın..
7 ARALIK – TOKAT GAZETESİ