SOKAK ÇOCUKLARI
ANAYASA’mızın 41. maddesinde şöyle denilmektedir: “Aile, Türk toplumunun temelidir. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulamasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.”
Bunun anlamı açıktır: DEVLET, TÜRK TOPLUMUNUN TEMELİ OLAN AİLEYİ KORUYACAK. Ailelerin huzur ve refah içinde yaşamasını sağlayacak. Analar ve çocukların korunmasına da özel bir önem vererek tedbirler alıp teşkilat kuracak.
Anayasamız böyle diyor ama gerçeklerin dili başka türlü konuşuyor. Zaman zaman gazetelere ve TV ekranlarına yansıyan haberler ve görüntüler karşısında birazcık irkildiğimiz veyahut üzüldüğümüz olur, işte hepsi bu kadar. “Tek başına ne yapabiliriz ki?” diye düşünüp kendimizi avuturuz.
Mesela şöyle bir haber karşısında irkilmeyecek ve üzülmeyecek bir Türk vatandaşı olabilir mi?
“Onlara sokak çocuğu deyip geçiyoruz. Hatta bazen yanımıza yaklaşınca pek de hoşlanmıyoruz. Ve onlardan sadece İstanbul’da ELLİBİN tane var. Her türlü kötü alışkanlıkları edinen binlerce çocuk, yarının suç makinesi olarak yetişiyor.”
Oysaki tüm çocuklar umuttur bizim için. Onlar, ailelerinin mutluluk kaynağıdır. Ve çocuklar güzel yarınları düşleyerek büyürler. Dengeli, mutlu ve ekonomik gücü normal ailelerin çocukları da doğuştan şanslı oluyor. Onlar özene bezene büyüttüğümüz, üzerine titrediğimiz, gözbebeğimiz çocuklarımız… En iyi okullara gönderdiğimiz, kendileriyle övündüğümüz umut çiçekleri çocuklarımız…
Ama gel gelelim, hayat herkese, heryerde böyle güleryüzlü ve dengeli olamıyor. Adına ister hayat, ister kader diyelim, her ne ise işte o, dengeleri alt-üst edebiliyor. Hem de çocukların bir seçim hakkı, bir tercihleri olmaksızın. Yoksullukla, kimsesizlikle, kötü kaderleriyle başbaşa kalan çocuklarımız… Onlar da doğuştan şanssız!.
Onlar için bugüne dek ne yaptık, ne yapıyoruz ve de ne yapacağız? Bu meseleyi derinlemesine düşünmenin ve özeleştiri yapmanın zamanı çoktan geldi geçiyor. Bu ülkede binlerce çocuk, metropollerin izbe sokaklarında, sur diplerinde, köprü altlarında yatıp kalkıyor, dilendiriliyor, çeşitli suç şebekelerinin ağına düşüyor, itilip kakılıyorsa bu durum, hem devletin, hem de tüm toplumun ayıbıdır.
Bayram yaptık, kurban kestik. Allah kabul etsin. Bir tahmine göre, bu bayram ülkemizde 4.5 milyon baş kurban kesildi. Bunlardan kaçının eti sokak çocuklarının kursağına girdi? Burada bir tesellimiz şu ki; kurban derileri T.H.K. yoluyla toplanmış olup, sağlanacak gelirin %55’nin Sosyal Yardımlaşma Vakfı ve Ç.E.K. aracılığıyla muhtaç insanlarımızın bir kısmına ulaşacak olmasıdır. Ve her yıl Hac İbadeti için yola çıkan onbinlerce vatandaşımız, acaba, ‘Hac’dan önce Hac var’ deyip sokak çocuklarını da düşünüyorlar mıdır?
Düşünmek lazım. Aksi takdirde vebalimiz çok ağır.
Hoşça kalın…
14 NİSAN – TOKAT GAZETESİ