TEHLİKENİN FARKINDAYIZ “HES” LERE KARŞIYIZ
Bayram tatilini fırsat bilip, dost ve akrabalarımızın mutlu günlerinde yanlarında olmak üzere ailece Şuşehri’nin Sarıca Köyüne gittik.
Gidişte Sivas üzerinde Sarıca Köyüne ulaştık.
Dönüş yoluculuğumuzu ise Şuşehri, Reşadiye ve Niksar üzerinden Tokat istikametinde yaptık.
İşte ne olduysa bu dönüş yolculuğumuz sırasında oldu. Gördüklerime inanamadım.
Aman Allah’ım! Vahşeti seyretmeye can dayanmaz.
Arka arkaya yapılan üç adet hidroelektrik santrali ormanın böğrüne çöreklenmiş, doğanın kanını emmekte…
Kelkit’in o gür akan damarı, birinci santralden itibaren azalmaya, kurumaya başlamış.
Çünkü ilk santral su tutma işini büyük çapta bitirmiş, ikincisi su tutmaya başlamış.
Sırada üçüncüsü var…
Yapılan tahribatı görseniz içiniz acır:
Ağaçlar kesilmiş ve hala kesilmekte, Kelkit’in suyu kanallara alınmakta…
Vadi boyunca azalarak akan suya bakınca sanırsınız ki akan su değil, vadinin gözyaşları…
Muzaffer Sinan “Dikeninden ağır geliyor ‘gül’ e, çevresini kuşatan dikenli tel” diyor:
Sözün doğruluğunu buraları gördüğünde daha bir anlıyor insan. Kuşatılmışlığın çevreye ne kadar ağır geldiğini, çevrenin kuşatıldığında nasıl öldüğünü gözlerinizle görebilirsiniz.
Sayın Valimiz Tokat’ın kalkınma görüngesini “tarım, tarıma dayalı sanayi ve turizm” olarak açıklıyor.
Ama böyle giderse; Reşadiye, Niksar ve Erbaa’da yapılacak HES projelerine dur denilmezse, Tokat’lı köylülerin ve çiftçilerin bu ayrıcalıklı bölgede ve bu verimli topraklarda tarım yaparak “efendi” gibi yaşamaları pek olanaklı değil gibi görünüyor.
Eğer kalkınma hedefimizi tarım, tarıma dayalı sanayi ve turizm olarak belirlemişsek, dünyada her ülkeye nasip olmayacak birinci sınıf arazilerin, temiz ve besleyici suların ve gelecekte altın değerinde olacak tarım ürünlerinin birilerinin getirimine (rantına) feda edilmemesi gerekmektedir.
HES’lerin yararlı olduğu doğra ama eksiktir. HES’lerin bazı bölgelerde yapılması yararlı olabilir.
Ama bizim bölgemiz ülkemizin ve dünyanın en ayrıcalıklı bölgesidir. Uzmanlar dünyada küresel ısınmadan etkilenmeyecek iki bölgenin Fransa ve “Niksar Ovası” olduğunu ısrarla ve önemle belirtmektedirler.
Niksar ve Erbaa Ovaları Türkiye’nin en değerli tarım alanları içinde bulunmaktadır. Bu bölge tarım potansiyeliyle bölgede yaşayan binlerce insanın, çiftinin istihdamı ve geçimi için çok önemlidir.
Bu projelerin pervasızca uygulamaya alınması halinde bölgemiz çölleşecek, çevre dengesi bozulacak, binlerce dönüm arazide tarım yapma olanağı ortadan kalkacak ve bölgemiz göç konusunda rekora koşacaktır.
Bölgede istihdamın yüzde 74’ünün tarım alanında gerçekleşmesiyle övünen siyasiler o zaman neyle övüneceklerini enine boyuna düşünmelidirler.
Bu bölgede yaşayanlar, çocuklarımıza emanet bıkacağımız temiz ve bozulmamış bir doğayı kimsenin yok etmesine özelikle siyasal iktidar milletvekillerimizin izin vermeyeceklerine olan inançları gittikçe sarsılmaktadır.
HES projelerinin getirecekleri artılar götüreceklerinin yanında bir hiçtir.
Bu laf olsun torba dolsun diye söylenmiş bir söz değildir.
Bunu “ilim” söylemektedir. İlim söylüyorsa doğru söylüyordur. Bu nedenle de özellikle de siyasal iktidar milletvekilleri, siyasi kimliklerini ve siyasi çıkarları bir tarafa bırakıp siyaset üstü konuşmalı ve her zeminde gerçeği söylemelidirler.
Birkaç şirket para kazanacak diye bölgemizi ve bölge insanımızın geleceğini karartmaya kimsenin hakkı yoktur.
Eğer Tokat Milletvekilleri, atanmış ve seçilmiş yerel yöneticiler kendilerinin ve kendilerinden sonra gelecek nesillerinin bu bölgede mahcubiyet içerisinde yaşamalarını istemiyorlarsa bölgenin ve bölge insanının geleceğini kurtaracak “Niksar ve Erbaa Ovası”nı ve Reşadiye’yi “HES” felaketine karşı korumalıdırlar.
Bunun için önce, vizyonunu, “… geleceğe ümitle bakan insanlara sahip bir Tokat” diye belirleyen Tokat İl Özel İdaresi organlarının, hiçbir bilimsel çalışma yapmadan ha bire HES Projeleri için uygunluk vermesinin önüne geçilmelidir.
Çevre, Tokat İl Özel İdaresi’ne bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.
Tokat İl Özel İdaresi’nin organlarından İl Genel Meclisi, çevre katliamına neden olan HES projelerine, “kamuoyunun itirazları” nı göz önüne alarak, uygunluk vermekten vazgeçmelidir.
Tokat İl Özel İdaresi’nin varlık nedenini sorgulama zamanı gelmiştir. Tokat İl Özel İdaresi, İl Genel Meclisi neden vardır?
Siyasi iktidarların ya da siyasi otoritelerin isteklerini uygulamak için mi yoksa Tokat kamuoyu adına kararlar almak için mi?
İl Özel İdaresi’nin organı olan İl Genel Meclisi’nde yer alıp bu kararlara katılan üyeler kimlerdir, kararlara hangi gerekçelerle katılmışlardır, bu santrallerin coğrafyamızda ne tür çevre felaketlerine sebep olacağı hakkında bilim adamlarının görüşlerini inceleme zahmetine girmişler midir bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var ki, “Kendilerini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar sonunda yontula yontula tükenip giderler.”
Bu projelere yöre halkı ve tüm sivil toplum örgütleri karşıyken, İl Özel İdaresi hangi insanların “geleceğe ümitle bakmasına” hizmet etmeyi düşünüyor?
Hep söylüyorum. Bir daha söyleyeceğim.
Hepimiz biliriz. Gelişmeye ihtiyacı olan her farklı bünyenin ilacı da farklıdır.
Bizim coğrafik bünyemiz HES hapına uygun değildir.
Kaldı ki, “Büyümek için büyümek kanser hücresinin ideolojisidir” (Edward Abbey)
Büyümek adına HES’lerin inşasına izin vermeyelim, kanser hücrelerine “Hayır!” diyelim.
NOT: Yasama yılı açılır açılmaz TBMM’ye kalabalık bir grup olarak gitmek isteyenler, “Katliamı durdurmaya bende geleceğim” diyenler, gultekiny@hotmail.com, adresi veya 0532 216 41 35 nolu telefonla irtibata geçebilirler.
16 EYLÜL TOKAT HABER GAZETESİ