** TOKAT HÜR SANAYİCİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ’NİN TOPLANTISI** (4)
Eski Tokat, şimdiki Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu, uzun konuşmasının içine zaman zaman Tokat’la ilgili anılarını da serpiştirdi. Tokat’ta “Devlet konuk evi” yaptırdığını, ancak kendisi bir gece bile yatmadığını söyledi. Çünkü kulağına “kendisine saray yaptırıyor” lafları gelmişti. Bu gibi laflar bugün bir mana ifade etmez. Büyük Tokat Oteli için de o tür dedikodular, “kel başa şimşir tarak” ve yahut “lüks otel nemize gerek, bize fabrika lazım” gibi laflar edilmişti ama sonuçta hangi görüş galip geldi, siz ona bakın. O lüks otel, Tokat’a bir değil, birçok fabrika getirdi.
Bir defa artık şunu bileceğiz; Devlet fabrika kurmaz, ticaret işleriyle uğraşmaz. Bunlar geçmişte kaldı. Devletin fabrikalar yapması ve bunları işletmesi Cumhuriyet’in ilk 15 yılında geçerli ve doğruydu. Çünkü o zamanlar sermaye sahibi müteşebbis yoktu. Öyleyken bile Atatürk dahiyane bir görüşle her teşebbüs ve özel girişimciliği de teşvik edip “Karma ekonomi” modelini kurdu. Bu modelin ilkesini de şöyle koymuştu: “Hür teşebbüsün başarılı olduğu alandan Devlet sektörü çekilecektir.”
Vali Yazıcıoğlu, eğitim konusunda daha çok okullaşma kampanyasının önemini vurguladı. Ve önemli bir mesaj verdi: “Bizim camiye karşı olmayacağımızı herkes bilir. Ama artık cami yeter! Her gün bir cami yapmak için ellerinde makbuz sokak sokak dolaşanlar, biraz da okul yapmak için dolaşsınlar.”
Recep Yazıcıoğlu, konuşmasına çok yönlü pencereler de açtı. Türkiye’deki insan hakları ihlallerini, Basın’a ve gazetecilere, reva görülen baskıcı politikaları, fail-i meçhul cinayetleri de eleştirdi. Yazıcıoğlu’na göre Avrupa, sonunda “İnsan haklarına saygı” ilkesini bize öğretecekti. Ancak burada bir atıfta bulunalım. Dün de, bugün de görülen o ki Avrupa, Türkiye’ye karşı stratejik bakımdan P.K.K’yı değilse bile bölücü etnik milliyetçiliği ve irticai hareketleri destekliyor veya besliyor.
“Fail-i meçhul” meselesine gelince; bunun hepsini Devlete fatura etmek mümkün mü? Unutmayalım ki Türkiye dış destekli büyük bir terör örgütüyle savaş halindedir. Ve bu hal yıllardır sürmektedir. Devlet, ne kadar hukuk çerçevesinde kalmayı istese de bazı arzu edilmeyen şeylerin olmaması mümkün müdür? “Fail-i meçhul” diye ilan edilen bazı kişilerin (güya Devlet yoketmiş gibi propaganda malzemesi yapılan kişiler) terör örgütünde militan olarak, son Kuzey Irak operasyonunda ortaya çıktığını da gördük.
Yazımızı bir fıkra ile bitirelim. Tansu Çiller başbakan iken Rusya’ya yaptığı resmi ziyarette, oradaki protokol gereğince “Meçhul Asker Anıtı”na çelenk koyar. Çelengi koyup Yeltsin’in yanına gelince, Yeltsin, Çiller’in kulağına eğilip gururla “Sizde de böyle meçhul asker anıtı var mı?” diye sorar. Tansu Çiller cevap verir: “Hiç olmaz olur mu, bizde de fail-i meçhul anıtı var!”
Hoşça kalın…
26 HAZİRAN – TOKAT GAZETESİ