TÜKETİCİ HAKLARI (2)
Alışverişlerini işportadan veya bit pazarından yapanlar istisna edilirse, serbest piyasadan mal ve hizmet alan bir kimsenin önünde üç avantaj vardır; 1- Firmalar arası rekebetten doğan avantaj 2- Kendi pazarlık gücü 3- Tüketici hakları yasası.
Rekabet avantajı, ancak serbest piyasa ekonomisinde mümkün olabilir. Ödeme ve alım gücümüz oranında pazarlık da edebiliriz. Bu iki avantajı kullandık veya kullanmadık diyelim: satın aldığımız mal veya hizmet kusurlu, hatalı veya ayıplı çıktıysa ne yapacağız?
İşte burada “Tüketici Hakları” devreye girecektir. Bu hakların yasal güvenceye kavuşması, şunun şurasında iki yıl bile olmadı. 4077 sayılı “Tüketici Haklarını Koruma Yasası”nın yürürlüğe girmesiyle beraber, kurumlaşmaya geçilmiştir.
Hemen hemen bütün il ve ilçelerimizde “Hakem Heyetleri” kurulmuştur. İhtilaf konusu mal ve hizmetin değeri 35 milyon liraya kadar İlçe Hakem Heyeti, 35 milyondan fazla ise İl Hakem Heyeti yetkilidir.
1996 yılında Türkiye’de ilk defa, Ticaret ve Sanayi Bakanlığınca organize edilen “Tüketici Konseyi” toplanmıştır. Böyle bir toplantı ileri bir adımdır. Bu konuda ayrıca Dernek veya Vakıf olarak sivil toplum kuruluşları da yavaş yavaş sahneye çıkmaktadır. Bundan başka Ticaret ve Sanayi Odalarında “tüketici büroları” veya tüketici masaları kurulmuştur.
Bütün bunlar, alıcı ile satıcı arasındaki ihtilaflara çözüm bulma hususunda devreye girmektedir. Bunlardan bir çözüm bulunamadığı taktirde şikayetçi Mahkeme’ye gidecektir. Kanunun öngördüğü Mahkeme, “Tüketici Mahkemesi”dir. Ne var ki henüz bu ad altında bir mahkeme kurulmuş değil. Bugün için bu işe Ticaret Mahkemesi veya Sulh Hukuk Mahkemesi bakacaktır. Bunların da iş yükleri malum. Açacağımız bir dava yıllarca sürebilir.
En iyisi sorunu firma bazında çözümlemektir. Mal veya hizmetin garanti belgesi varsa pek mesele çıkmaz. Garanti dışında, mal hatalı veya bozuk çıkmışsa 15 gün içinde satıcı mağaza veya bayie ifade ettiniz mi yine mesele yok. Bu noktada onarım servisi de devreye girebilir. Yapılan onarım sonuç vermez ve mal değiştirilmezse ihtilaf çıkacaktır. Eşyanın onarımı veya değiştirilmesi satıcı firmanın fabrikasına kadar uzanabilir. Bir başka husus da şudur; “gizli ayıp. Bir malda “gizli ayıp” tabir edilen bir bozukluk veya noksanlık varsa bu hal hemen ortaya çıkmayabilir. Ortaya çıkınca ihtilafa yol açabilir. İşte bu noktada yukarıda saydığımız kurumlar çözümde rol oynayacaktır.
Tüketicinin zararına ve mağduriyetine sebep olan mal veya hizmet için şikayet hakkı bakidir. Tüketici, bu şikayetini, o mal veya hizmetle ilişkili olan her resmi makamda yapabilir. Hakem Heyetinin verdiği kararı Mahkemeye delil olarak sunabilir.
Aslolan, ihtilafların karşılıklı iyi niyetle halledilmesidir. Çünkü neticede iki taraf da kazanır. Tüketicinin korunması, bir bakıma üreticinin de korunması anlamını taşır.
Hoşça kalın….
16 MART – TOKAT GAZETESİ