TÜRKEŞ’in VASİYETİ
1917’de KIBRIS (Lefkoşa)’dan başlayan bir hayat yolculuğu, 4 Nisan 1997 günü Saat: 22.30’da, ANKARA’da otomobille evine giderken noktalandı. 80 yıllık bir ömre göre takdir edilmiş kalp atışları, dağdağalı bir mücadelede o kalbin sahibine hayattaki son görevlerini de yapmasına müsaade ettikten sonra sustu.
Alparslan TÜRKEŞ, siyasi bir partinin genel başkanı olmaktan öte siyasi bir ülkünün lideriydi. Milliyetçilik ülküsünün ve büyük Türk birliği davasının meş’alesini, en fırtınalı zamanlarda bile elinden bırakmadı, yere düşürmedi. Yurtsever heyecanların iddialı ideallerle kaynaştığı bir siyaset yolunda binlerce gencin yetişip, her alanda ülke hizmetine katıldığı bir gerçektir. Açılan yolda gidilirken, Türkiye’nin son 40 yıllık fırtınalı siyaset döneminde birçok talihsiz gelişmeler de olmuştur.
Yurtseverlik noktasında, görüş farklarındaki abartılı yorumlardan kaynaklanan fikirler, bir anlamsız sağ-sol çatışmasına dönüşerek çok üzücü olaylara da yol açmıştı. Bütün bunlar, geçmişin sisleri arasından geleceğe ışıklı bir yol açan acı tecrübeler olmalıydı. Nitekim de böyle oldu.
Alparslan TÜRKEŞ’i, artılarıyla eksileriyle siyasi tarihimiz elbette değerlendirecektir. Biz buradan şöyle veya böyle bir hüküm verici olmalıyız. Yalnız şurası bir gerçektir ki TÜRKEŞ, milli ideallere gönülden bağlı bir lider olarak, kuvayı milliye ruhuyla yaşayıp, ulu önder ATATÜRK’ün açtığı ulusal ideallere, çağdaş uygarlık hedefine hep sadık kalmıştır.
TÜRKEŞ, ATATÜRK’ün büyük inkılâbına ve Cumhuriyet ilkelerine bağlılığını sık sık dile getirmiş, bilhassa son yıllarında demokrasiye olan inancını da vurgulamıştır. TÜRKİYE’nin ancak demokrasi yoluyla, barış ve uzlaşma yoluyla huzur ve refaha ulaşabileceğini vasiyet etmiştir.
ALLAH rahmet eylesin. Ruhu şad olsun…
8 NİSAN – TOKAT GAZETESİ