By “TÜRKİYE ÇÖL OLMASIN!” (1)
Geride bıraktığımız 20. yüzyılın ve henüz girdiğimiz 21. yüzyılın en büyük sorunu nedir? Eğer en büyük sorun, ÇEVRE KİRLENMESİ ise, EROZYON ve ÇÖLLEŞME olayını da, bu en büyük sorunun tepesine oturtabiliriz.
ÇEVRE KİRLENMESİ tüm dünyayı etkilediği gibi EROZYON ve ÇÖLLEŞME de her geçen gün sinsi sinsi yeni mevziler kazanmaktadır. Erozyonun ülkemizde kazdığı ve kazandığı mevzilerin boyutlarını bir bilsek dehşete düşerdik.
EROZYON en basit tanımıyla toprak kaybı demektir. Verimli toprak tabakasının eriyip gitmesi demektir. Bir daha dönmemek üzere bir gidiştir bu… Bu gidişin peşinden ekmeğimiz-aşımız da gider. Çaresiz bakakalırsınız ardından.
Peki nereye gidiyor onca toprak? Adeta bir meçhule gider gibi gidiyor. Irmaklara, denizlere, göllere, baraj göllerine… Sonuçta çoraklaşma ve çölleşme denilen felaket başlıyor.
A.B.D. Uzay Dairesi NASA’nın 1985’te yayınladığı bir rapora göre, erozyon durdurulamadığı takdirde, en geç 50 yıl içinde TÜRKEYE çöl olacakmış! Bunun 16 yılı geçmiştir. Öyleyse tez elden savunmaya geçmemiz ve hep birlikte milli bir yemin gibi “TÜRKİYE ÇÖL OLMASIN” diye haykırmamız gerekiyor.
EROZYON’un sebebi malum: Yeşil örtünün yokolması; ormanların yokolmasıdır. Yeşilin kaybıyla erozyon başladığı gibi, erozyonun belli bir noktaya ulaşmasıyla da yeşil örtünün kaybı hızlanır. Böylesi karşılıklı bir etkileşim sonunda ne olacaktır? Bunu bilmek için âlim olmak gerekmez. Uçsuz-bucaksız bir çölün ortasında yapayalnız kalırsınız.
MAVİ GEZEGEN üzerindeki yeşil örtü niçin ve nasıl yok oluyor? Bu sorununun yanıtını üç başlıkta özetleyebiliriz:
Bilgisizlik-Bilinçsizlik-Duyarsızlık.
Doğal kaynakların hoyratça kullanımı ve sömürülmesi. Bizi yaşatan tabiat anaya ihanet.
Bu üç başlıktan bir sürü eylem çıkmaktadır. Ve insanlar ikiye ayrılmaktadır: Eylem yapanlar ve eylemi seyredenler… Müsbet bir eylemi seyretmek iyi-hoş da, ya menfi eylemin seyircisi? Bu tip seyircinin alamet-i farikası (ayırtacı) bellidir:
“Bana ne –Neme lazım!”
9 KASIM TOKAT GAZETESİ
