VAKIFLAR (6)

VAKIFLAR (6)

VAKIFLAR (6)

15.VAKIF HAFTASI kutlamaları bugün sona eriyor. Vakıfların bin yıllık geçmişi bütün haşmetiyle, bu kutlamalar vesilesi ile bir kez daha anlaşılır oluyor. Vakıf tarihini ta bindörtyüz yıl öncesinde dayandırmak daha gerçekçi olmakla beraber, biz ülkemiz açısından “bin yıl” dedik. İşte bu bin yıllık Vakıf geçmişinden bugüne ne kaldı? Maddi varlık olarak ne kaldı? Manevi miras olarak ne kaldı? Bir de buna bakmak lazım.
Geçmişi irdelemeden bugünkü mevcut durumun ve gelecekteki olası hallerin fotoğrafını çıkartmamızda pek mümkün olamazdı. VAKIFLAR başlıklı bu dizi-yazımızda daha çok, geçmişteki vakıf sistemi ve felsefesini anlatmaya çalıştık. Vakıfların bugünkü durumunu anlatmak ise ayrı bir dizi-yazısı olabilir. Yoksa işin aslında vakıflar öylesine geniş ve derin bir konu ki kitaplara sığmaz.
Şurası yadsınamaz bir gerçektir ki, zamanın öğütücü ve yıpratıcı etkileri altında bugünlere gelinmiştir. Cumhuriyet yönetimi, imparatorluk döneminden Vakıfların hem mirasını, hem de enkazını devralmıştır.
Eğer bugün onbin dolayında tescilli vakıf eseri varsa (ki, var), bu sayı yüzyıl öncesi belki yirmibin, iki yüzyıl öncesi de belki kırkbin idi. Bu sayıların ötesinde daha önemlisi, vakıf hizmetlerinin sürekliliğidir. Eski, bir vakıf eseri veya yapısı ayakta kalmışsa bile, acaba ondan beklenen hizmet veya işlev devam ediyor mu? Ve daha mühimi, o hizmetin sürekli olabilmesi için vakfedilmiş olan mal ve mülkün durumudur. O mal ve mülk, vakıf ruhuna uygun olarak ebediyyen vakfedilmiştir.
O vakfedilmiş olan mal ve mülkler şimdi nerede? Kaynak kurudu mu vakıf hizmet orada biter. Ayrıca vakıf eserlerinin halleri nicedir? Her yıl bakım ve onarımları yapılmakta mıdır? İşte buna olumlu cevap verebilmek çok zor. Çünkü onların birçoğunun harap ve perişan durum da olduğunu biliyoruz. Ve bu durum hepimizi çok üzüyor.
Ne var ki ümit ışığı da ufaktan doğmuştur. Mustafa Keten, GOP ÜNİVERSİTESİ konferans salonunda yaptığı konuşmada; 1998 yılının bir atılım yolu olacağını, onarılmadık tek bir eser bile kalmayacağını ilan etmiştir. Mustafa Keten, kendisini tanıdığımız kadarıyla çalışkan, yapıcı ve deneyimli bir bürokrat. Arkasında siyasi destek de var. Vakıflardan sorumlu Devlet Bakanı Metin Gürdere’nin tam desteği var. Öyleyse diyoruz, 1998 yılı Vakıfların altın yılı olsun. Böylece hayırsever ecdadın ruhlarını da şadetmiş oluruz.
Hoşça kalın…

    7 ARALIK – TOKAT GAZETESİ

    administrator

      Related Articles

      Bir yanıt yazın

      E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir