VAY BİZİM HALİMİZE!.
Namazların her rekatında mutlaka okunan bir süre vardır: Fatiha suresi. “İhdinassıratal- müstekıyım” ayeti, Fatiha süresinde geçen bir ayettir. Türkçesi, “Allah’ım, bizi doğru yola ilet” demektir. Meselemizin baş köşesinde bu ayet yeralır. Bu ayet-i kerime Kur’an’ın başka bir suresinde geçen “Emrolunduğun gibi istikamet et!” ayetiyle de desteklenmiştir.
“Allah- ü telalaya iman ettikten sonra hemen istikamet üzere hareket et!” hadis-i şerifinde ise acil bir uyarı yapılmaktadır. Hz. Muhammed aleyhisselam, bu uyarıyı, sözünü ettiğimiz ayetlere dayanarak yapıyor. İman ettikten sonra hemen secdeye kapan, ibadet yap, zikir çek filan demiyor. Ya ne diyor: “İstikamet üzere hareket et!”
İstikamet ayetleri ve hadisi boşuna mı söylenmiştir? Boşuna denemez de, hani sıradanmış gibi sanılsaydı, hiç günde 40 defa Allah’a yönelip “Bizi doğru yola ilet” yakarışı yapılır mıydı?
Bu demektir ki “İstikamet” kelimesi çok önemlidir. Çünkü insanlığın bütün faziletlerini “İSTİKAMET” kelimesi içine almıştır. Bir insanın en yüksek mertebesi istikamettir. İstikamet sahipleri oldukları gibi görünür ve göründükleri gibi olurlar. Hakkı bilir, hakkı söyler, hakkı örtbas etmezler. Ahitlerini hep muhafaza ederler.
Rahmetli Babam’dan dinlemiştim. Bir mahkemede görülmekte olan bir duruşmaya “şahid” sıfatıyla çağrılmış. Duruşmaya girmiş, ifade vermeye başlamadan önce usulen yemin etmesi istenmiş. Babam; “Ben yeminimi bozmadım ki tekrar edeyim” demiş. Mahkeme Hakimi “Hangi yemin?” diye sorunca, Babam demiş ki; “Bundan yirmi yıl önce asker ocağında doğruluktan ayrılmayacağımıza dair toplu halde yemin etmiştik. Ben bu yeminime sadık kaldım ve hep sadık kalacağım” Bu samimi beyan karşısında Hakim, Babamın usulen yemin vermesine gerek görmemiş. İşte istikamet olmaya tipik bir örnek diyerek bu hatıramı naklettim.
Bir ülkede devletin hakkını veya başkalarının haklarını hazmetmek veya gaspetmek için hile ve desise kullanmak; devlet kasasına anahtar uydurmak işgüzarlık sayılmaktaysa… Nerede vicdan ve nerede istikamet? Ve şeriat deyip de hile-yi şeriye yoluna sapılmışsa nerede Müslümanlık davası?
Namaz kılıp oruç tutup da dünya menfaatine, para işine gelince doğruluk göstermeyen, hile-yi şeriye yapanlar (Emrolunduğun gibi istikamet et!) ayetine aykırı hareket etmiş olur ki, vicdani imtihandan geçmeyip “ebedi Cennet!” müjdesine de uzak düşerler.
Günde kırk defa okuduğumuz bir ayetin manasından da habersiz yaşıyorsak vay bizim halimize..
Ramazan-ı şerifiniz mübarek olsun…
12 OCAK – TOKAT GAZETESİ